Post by cobra on Feb 24, 2007 19:55:25 GMT 2
Vampirler ve Tarih;
Yaptýðým derleme ve araþtýrma sonucunda, vampirlere dair ilk belgelerin günümüzden çok öncesine, Mezopotamya bölgesinde bulunduðu kuvvetli bir olasýlýk kazanmýþtýr. DÝcle ve FIrat nehirlerinin olduðu bölgede bulunan tabletlerin üzerine yazýlý bazý kaynaklar ve bilgiler bulunmasý muhtemeldir. Bu bölgede o dönemde Kildaniler yaþamaktaydý. Ýncil’de geçmekte olan ve Hz.Ýbrahim’in evi olarak tabir edilen “UR OF THE CHALDEANS” ýn bu bölge olmasý kuvvetli bir ihtimaldir.Vampirlerin yaratýlýþýna veya oluþumunu anlatan bir çok efsanede “Lilith” adýnda, tam olarak tanýmlanmayan bir varlýktan söz edilmektedir. Efsanelerde geçen “Lilith” ayný zamanda Ýbranilerin kutsal kitabýnda da geçen muhtemel vampirden biridir. AYrýca “Lilith” in kitapta tasvir edilmesi bu olayý daha ilginç kýlmaktadýr. Ancak burda yada anlattýðýmýz yerlerde tasvir edilen “Lilith” soylu, karizmatik yada Dracula tarzýnda anlatýlmamaktadýr. ANlatýlan Lilith daha çok Babillerin demonolojisine benzemektedir. Genel olarak bilinen ve Dracula imajý ile soylu, karizmatik ve çekici bir yaratýk olarak yansýtýlan vampirler, Lilith’ in tasvirleri ile pek uyuþmamaktadýr. Nitekim tasvirlerde “Lilith” in geceleri baykuþ þekline giren canavar tarzý bir varlýk olduðu ve insanlara zarar veren bir yaratýk olarak tanýmlanmaktadýr. Genelde av olarak seçtiði kiþiler çocuk veya hamile kadýnlar olmaktaydý. Efsanelerin bir kýsmýda þöyledir. Aslýnda “Lilith” Hz. Adem’ in, Hz HAvva dan önceki eþi olarak tabir edilir. Ardýndan “Lilith” þeytanýn tarafýna geçer, Hz. Adem’e itaat etmez ve bazý olaðan dýþý tutkularý ve dürtüerinden kaynaklanan istekleri onun þeytanýn gözünden bakmasýna sebep olmaktaydý. BUnun sonucunda Hz.Adem ve Hz.Havva’nýn kanýndan gelenlere düþman bir yapýya bründü. Ademoðlu’ na saldýran bir varlýða yani vampire dönüþtü.
Bu dönem ve bölgeden daha farklý yerde ortaya çýkan bu efsane, Eski Yunan, Mýsýr ve Roma gibi uygarlýklarda, kültürlerde de karþýmýza çýkmaktadýr. Eski Yunan’da “Lilith” olmasada “Lamia” denen baþka bir varlýk vardý. Lamia, Zeus’un aþýðý olarak bilinmekteydi. Faka Zeus’un karýsý Hera, bu yüzden Lamia’ ya karþý savaþýr. BUnun sonucunda Lamia delirirerek kendi kanýndan gelen çocuðunu öldürür. Bundan sonrada her gece diðer insanlarýn çocuklarýný öldürmeye baþlar.
Bu bölgeden çýkýp çok uzaklara bakýnca bu sefer karþýmýza Eski Çin’deki efsaneler gözümüze çarpýyor. Hikayelere göre bu yerin adý Kiang Shi. idi. (Hikayelerde Çin bölgesine vaerilen isim.)
Çin Efsanelerinde yer alan vampir türevinde gözüme iki yaratýk türü çarpmýþtýr. Bunlardan biri “Maanyang” adý verilen ve bir tarz büyüsel etki altýnda varlýðýný sürderen yaratýklardýr. Bu yaratýk bir çok vampir özelliðini taþýsa da, diðer vampi türevi yaratýklardan onu ayýran en büyük özellik iradesiz oluþudur. Büyüsel bir þekilde, normal bir insana baðlanan Maanyang tamamen onu kontrolü altýndadýr. Bu kiþinin “Maanyang’a” sözlü emir vermesi yeter.
Nepal ve Hindistan bölgesine baktýðýmýzda, özellikle Nepal maðralarýnda ki eski resim ve ilustrasyonlarda, efsanevi olarak yada onlarýn resmettiði þekilde, kan içen yaratýklar bulunmaktadýr.
Nepal’e özgü olan “Ölümün efendisi” bu resimler arasýndadýr. ELinde kan dolu, kafatasýn dan oluþmuþ bir kadeh ile kanla dolu bir gölün önünde oturarak sembolize edilen bu resimler Vampir efsanesinin kültür ve toplumlarda çok önceden beri bulunan ve zaman, kültür deðiþimleri ile bazý özellikler kaybeden, kazanan ayrýca benzer özellikler taþýyan yaratýklar olarak günümüze dek süre gelmiþtir. YUkarda anlatýlan maðradaki resimlerin kimileri M.Ö 3000′ li yýllara kadar uzanmaktadýr. Belki buda vampir yada türevlerinin kökenini, saðlamlýðýný neden bu kadar efsanevi oluþunu açýklýyan bir etmen olarak görülebilinir.
Örneðin yine Vampir türevi bir baþka yaratýða bakalým. Bu yaratýk eski Hindistan’ da karþýmýza çýkmaktadýr. Bu yaratýk daha bize vampirlerin bir özelliðini anýmsatýrmý bilinmez. Ancak bana biraz anýmsattý. “Bir aðaçtan baþ aþaðý asýlmýþ, yarasaya benzeyen ve kendi kanýndan yoksun bir canavar. Bu yaratýða ‘Baital’ deniliyordu.”
Eski Asyada ki Malezyalýlarda “Penangglen” adýndaki bir baþka yaratýða inanýyorlardý. Yine genel vampir çizgilerini biraz aþan bu yaratýk, Ýnsan kafasýna sahipti ancak diðer tüm organlarý dýþarýdaydý. Bu yaratýk diðer bir çok Efsanevi türdeþi yada ýrktaþý gibi kan ile hayatýný sürdüyordu.
Bu bölgeden çýkýp afrikaya geldiðimizde, Örneðin Caffreler inanç olarak þunu kabul etmekteydiler; “Bir ölünün tekrar geri dönebiliceðine ve bir canýlýnýn kaný ile yaþýyabileceði” bir inanç þeklinde insanlarýn içinde yer edinmiþti.
Bu çok eski dönemlerden biraz daha günümüze yaklaþtýðýmýzda, Ortaçað avrupasýna baktýðýmýzda karþýmýza baþlý baþýna bir varlýk olan Kara Ölüm yani Veba bir baþka deðiþ ile, Yersinia Pestis bakterisinin aldýðý canlarýn, bir çok etmenle birleþerek bir vampir efsanesi haline gelmesidir. Genel olarak pire, fare ve yarasalardan geçen bu hastalýðý Vampirlerin yaydýðý düþünülmekteydi. Veba’dan ölen kiþilerin geri dönüp baþkalarýna saldýrmasýda muhtemeldi.
Hastalýk gözü ile bakýlmamasýnýn bir çok sebebi olabilir örneðin, bilgisizlik veya insanlarý kontrol altýnda tutmak maksadý ile ortaya atýlmýþ bir söylence ancak korku unsuru olan VAmpir’lik özellikle bu dönemde ciddi seviyelere ulaþmýþtýr. Bu efsaneleri yine ortaçað Hýristiyan Kiliseleri kendilerine çýkar ve fayda saðlama amaçlý kullanmýþ. Gerektiðinde kiþileri vampirlik ile suçlayýp cezalandýrmada bir araç olarak kullanmýþtýr. Ýþin bir diðer ilginç yanýda Veba’ nýn bulaþýcý olamsýnýn getirdiði unsurlarýn bilinmemesiydi. Nitekim VEba’ dan ölen insanlarýn VAmpir’e dönüþme korkusundan dolayý bir çok ceset parçlanmýþ, mezarlar açlmýþ ve bedenler tahrip edilmiþtir. BUlaþýcý olan hastalýk zaten, hijyenik olmayan koþullarla birleþince salgýn gittikçe artmýþ. DOðal olarak efsaneninde ilerlemesine ve inanýrlýðýnýn artmasýna sebep olmþtur.
Cehalet’in gettirdiði etmenler günümüzde sadece fantezi amaçla okunan ve seyredilen yada oyunlarý yapýlan vampir efsanesini hem pisikolojik hemde ahlaki yönden ortaçað’ da adeta bir gerileme havasý yaratmýþtýr. Nitekim batýl inanýþlar artmýþ yada korkularýn getirdiði etkilerle hayat kalitesi düþmüþtür.
Vapir avlama metodlarý, bulma metodlarý geliþtirlimiþ. Vampir avcýlýðý ortaya çýkmýþtýr. Dönemin batýl ve mantýklý olmayan inanþlarýndan biri þuydu; Bir bakire bayan, çýplak bir halde beyaz ata bindirilir ve mezardan geçirilirdi. Eðer at herhangi bir mezar, gömü üzerinden geçmez yada yolunu deðiþtirir ise o mezar açýlýr ve ordaki ceset, vampir muamelesi görür, çeþitli iþlemleden geçirilmek üzere kabirden çýkarýlýrdý. Ayný þekilde ölümü þüpheli olan kiþilerde gömülürken farklý iþlemlerden geçirilirdi. Örneðin baðlanmasý, mezarlarýn derin kazýlmasý, kalplerine kazýk çakýlmasý ya da kafalarýna kýzgýn çiviler çakýlmasý gibi rahatsýz edici olaylar yaþanmaktaydý.
Gerek bu dönemde gerek ileriki dönemlerde, gerçekliði ispatlanamayan Vampir olgusu temel düzen ve kurallarýný oluþturmaya baþladý bunlar;
1-Vampirler Lanteli Varlýklardýr.
2-Vampirler direk olarak gün ýþýðýna çýkamaz
3-Sarýmsak ve kokusuna katlanamazlar (Muhtemelen Veba salgýnlarý sýrasýnda çürüyen ceset kokularý ile bir iliþkisi olmasý olasýdýr)
4-Slav kökenli inanýþa göre Vampir’in kalbine kazýk çakýlýrsa ölür inanýþý.
5-Daha kuzeyde oluþan efsanelerde kafatasýna çakýlan kýzgýn çiviler.
6-Bazý inanýþlara göre ya yakýlarak yada kafasý vücudundan ayrýlarak yok edilmesi.
Vampir oluþ ise iki þekilde meydana gelmektedir;
1-Basit mantýk olan, bir vampir sizi ýsýrýr ise sizde vampir olursunuz mantýðý idi.
2-Bu ise daha çok detaylandýrýlan ve bazý eserlerde karþýmýza çýkan, bir vampirin normal bir insana
kendi kanýný içirmesi ile mümkün olan bir yoldur.
Bu temeller oluþturulurken Ortaçað kilisesi de büyük rol oynamýþtýr. 1489 yýlýnda oluþturulan bir kitaba göre en baþta Cadýlara karþý hazýrlanan bu kitap, vampirlere karþý kullanýlmasý muhtemel bilgiler içermekteydi. Bu kitabýn adý “Malleus Maleficarum” idi. Bir diðer adý ise, “The Hammer Against Witches”
bu kitap ve cahilliðin birleþimi ile bir çok pagan inanýþýna sahip kiþiler, Witch, Wicca yada WitchCraft öðretisini benimsiyen kiþiler. Kilisenin dayatmalarý ve baskýlarý ile kýyýma uðratýlmýþtýr. Cadý, Satanik, ve Vampirik gibi ilkelere karþý oluþturulan bu kitap temelde Cadýlar için yazýlmýþ olsada Vampirik ve satanik unsurlara karþý bilgiler içeren kitaptý. Kilise bir anlamda Vampir ürünü kabul etmiþ sayýlabilinirdi ki kilisenin insanlara yönelttiði suçlamalar da bu görüþü destekler niteliktedir.
Ancak þurda dikkat edilmesi gerekn bir unsur vardýr ki “Malleus Maleficarum” içerisinde Cadý, Vampir, Þeytani varlýklara karþý uygulanmasý belirtilen metodlar, o dönemde insanlarý (köylerdeki v.s) bir nebze daha yumuþaktý.
Tüm bu cehalet ve batýl inanýþýn hat safhada olduðu dönemde Vampir olgusu tam anlamýyla kendi saltanatýný oluþturmuþtur diyebiliriz.
Ýlerleyen yýllarda bir çok bilim adamý Vampirler üzerine araþtýrmalar yapmýþ bunlar sonucunda da çok ilginç ve bir o kadar þaþýrtýcý olaylar ortaya çýkmýþtýr.
Porfiria
Vücutta ki hemoglobin eksikliðine baðlý kansýzlýk meydana getiren bir hastalýktýr. Tabi bu kabaca tanýmý hastalýk kiþi üzerinde þunlarý meydana getirebiliyordu.
-Kansýzlýk
-Diþ etlerinin çekilmesi
-Derinin renginin soluk görünmesi (tahminimce kansýzlýk sebebi ile)
-Iþýða karþý aþýrý duyarlýlýk
Ancak Porfiria’nýn birden fazla türü bulunmaktadýr. Ayrýca bu hastalýðýn çok nadir olmasý efsaneleþmesine yol açarmý bilinmez.
Katalepsi;
Buda farklý türde bir hastalýk yada bir hastalýðýn sonucu ortaya çýkan durumdur. Katalepsi’de vücut fonkisyonlarý iþlevselliðini
yitirebilir. Buna ek olarak ayný anda bilinçte gider (bazý durumlarda bilinç açýk kaldýðý saplanmýþ). Bunun sonucunda kiþi neredeyse
ölüden farksýztýr. Kalp atýþý, solunum neredeyse yok denecek kadar azdýr. Eski dönemlerde Kaaleptik transa girmiþ kiþilerin ölü sanýlarak gömüldüðü saptanmýþtýr. Bunun sonucunda kateleptik trans halinden çýkan kiþi eðer ölü sanýlarak gömülmüþ ise solunum tekrar normal haline gelince mezar içinde boðulmasý içten bile deðildir. BU esnada mezardan gelen sesler tabiri aklýmýza gelmekte. Nitekim vücut kateleptik durumda ölü olmadýðý için vücut fonksiyonlarýnýn bazýlarýda devam etmektedir. Örneðin saç ve týrnaklarýn uzamasý gibi. Mezardan çýkan yada çýkmaya çalýþan cesetler tabiride kateleptik transtan çýkan ve ölü sanýlarak gömülen kiþinin yapmasý muhtemel bir harekettir.
Þizofreni;
Bazý þizofreni ve pisikolojik hastalarda kan içme dürtüsü saplanmýþtýr.
Sapkýn inanýþlar;
Bazý inanýþ sistemlerinde kan önemli rol oynar. Örneðin kurban edilen bir varlýðýn kanýnda yýkanmak yada içmek gibi.
Siyasi ve Yönetimsel etmenler;
Dönem dönem bazý kültürlerde, toplumlarda yöneticiler yada bazý güçleri elinde bulunduran kiþiler, bulunduklarý konumu ve itibarý kaybetmemek için spekülasyonlarda yada olaylarda bulunabilinirler. BUna en basit örnek ortaçað kilisesinin Paganizm dinine karþý yürütmüþ olduðu ve bir çok insanýn ölümüne yol açan yöntemler gibi.
Söylenceler;
Bilindiði gibi mitoloji destan ve efsanelere dayanýr. Bu esnada karþýmýza bazý önemli noktalar çýkar.
1-Asýl olay
2-Kulaktan kulaða yayýlmasý
3-Abartýlmasý
4-Hikayeleþtirilmesi
5-Destan ya da Efsaneleþtirilmesi
Basitçe böyle sýralamak mümkündür. Buda bize þunu gösterir. Aslýnda normal ya da normaldan biraz daha farklý bir olayýn
kültür, dönem, bilgi gibi olgularla olduðundan çok farklý bir þekilde günümüze gelmesi. Ya da olduðundan farklý bir þekile girmesini meydana getirir.
Romanlar-Hikayeler-Filmler;
Vampir olgusunun günümüzde dahi güncel kalmasýnýn en büyük sebeplerinden biride, kullanýlýcak kaliteli, ilgi çeken ve sevilen bir malzeme yada unsur oluþudur.
Yazýlan bir çok roman yada hikaye, çekilen filmler ve oyunlar günümüzde dahi vampirlerin popüleritesini korumuþtur. Bu eselere sayýsýz örnek verilebilinir.Abraham Bram Stoker’ýn Draculasý, Halkýna zülm eden yönetici Kazýklý Vlad ve Meþhur Lestat’ýmýz gibi bir çok yazýlý ve görsel eser günümüzde halen vampirleri beslemektedir. Sonuçta Vampirler geçmiþten günümüze gelmiþ ve eminim ki devam edicek önemli bir Mittir diyebiliriz.
alýntýdýr...
Yaptýðým derleme ve araþtýrma sonucunda, vampirlere dair ilk belgelerin günümüzden çok öncesine, Mezopotamya bölgesinde bulunduðu kuvvetli bir olasýlýk kazanmýþtýr. DÝcle ve FIrat nehirlerinin olduðu bölgede bulunan tabletlerin üzerine yazýlý bazý kaynaklar ve bilgiler bulunmasý muhtemeldir. Bu bölgede o dönemde Kildaniler yaþamaktaydý. Ýncil’de geçmekte olan ve Hz.Ýbrahim’in evi olarak tabir edilen “UR OF THE CHALDEANS” ýn bu bölge olmasý kuvvetli bir ihtimaldir.Vampirlerin yaratýlýþýna veya oluþumunu anlatan bir çok efsanede “Lilith” adýnda, tam olarak tanýmlanmayan bir varlýktan söz edilmektedir. Efsanelerde geçen “Lilith” ayný zamanda Ýbranilerin kutsal kitabýnda da geçen muhtemel vampirden biridir. AYrýca “Lilith” in kitapta tasvir edilmesi bu olayý daha ilginç kýlmaktadýr. Ancak burda yada anlattýðýmýz yerlerde tasvir edilen “Lilith” soylu, karizmatik yada Dracula tarzýnda anlatýlmamaktadýr. ANlatýlan Lilith daha çok Babillerin demonolojisine benzemektedir. Genel olarak bilinen ve Dracula imajý ile soylu, karizmatik ve çekici bir yaratýk olarak yansýtýlan vampirler, Lilith’ in tasvirleri ile pek uyuþmamaktadýr. Nitekim tasvirlerde “Lilith” in geceleri baykuþ þekline giren canavar tarzý bir varlýk olduðu ve insanlara zarar veren bir yaratýk olarak tanýmlanmaktadýr. Genelde av olarak seçtiði kiþiler çocuk veya hamile kadýnlar olmaktaydý. Efsanelerin bir kýsmýda þöyledir. Aslýnda “Lilith” Hz. Adem’ in, Hz HAvva dan önceki eþi olarak tabir edilir. Ardýndan “Lilith” þeytanýn tarafýna geçer, Hz. Adem’e itaat etmez ve bazý olaðan dýþý tutkularý ve dürtüerinden kaynaklanan istekleri onun þeytanýn gözünden bakmasýna sebep olmaktaydý. BUnun sonucunda Hz.Adem ve Hz.Havva’nýn kanýndan gelenlere düþman bir yapýya bründü. Ademoðlu’ na saldýran bir varlýða yani vampire dönüþtü.
Bu dönem ve bölgeden daha farklý yerde ortaya çýkan bu efsane, Eski Yunan, Mýsýr ve Roma gibi uygarlýklarda, kültürlerde de karþýmýza çýkmaktadýr. Eski Yunan’da “Lilith” olmasada “Lamia” denen baþka bir varlýk vardý. Lamia, Zeus’un aþýðý olarak bilinmekteydi. Faka Zeus’un karýsý Hera, bu yüzden Lamia’ ya karþý savaþýr. BUnun sonucunda Lamia delirirerek kendi kanýndan gelen çocuðunu öldürür. Bundan sonrada her gece diðer insanlarýn çocuklarýný öldürmeye baþlar.
Bu bölgeden çýkýp çok uzaklara bakýnca bu sefer karþýmýza Eski Çin’deki efsaneler gözümüze çarpýyor. Hikayelere göre bu yerin adý Kiang Shi. idi. (Hikayelerde Çin bölgesine vaerilen isim.)
Çin Efsanelerinde yer alan vampir türevinde gözüme iki yaratýk türü çarpmýþtýr. Bunlardan biri “Maanyang” adý verilen ve bir tarz büyüsel etki altýnda varlýðýný sürderen yaratýklardýr. Bu yaratýk bir çok vampir özelliðini taþýsa da, diðer vampi türevi yaratýklardan onu ayýran en büyük özellik iradesiz oluþudur. Büyüsel bir þekilde, normal bir insana baðlanan Maanyang tamamen onu kontrolü altýndadýr. Bu kiþinin “Maanyang’a” sözlü emir vermesi yeter.
Nepal ve Hindistan bölgesine baktýðýmýzda, özellikle Nepal maðralarýnda ki eski resim ve ilustrasyonlarda, efsanevi olarak yada onlarýn resmettiði þekilde, kan içen yaratýklar bulunmaktadýr.
Nepal’e özgü olan “Ölümün efendisi” bu resimler arasýndadýr. ELinde kan dolu, kafatasýn dan oluþmuþ bir kadeh ile kanla dolu bir gölün önünde oturarak sembolize edilen bu resimler Vampir efsanesinin kültür ve toplumlarda çok önceden beri bulunan ve zaman, kültür deðiþimleri ile bazý özellikler kaybeden, kazanan ayrýca benzer özellikler taþýyan yaratýklar olarak günümüze dek süre gelmiþtir. YUkarda anlatýlan maðradaki resimlerin kimileri M.Ö 3000′ li yýllara kadar uzanmaktadýr. Belki buda vampir yada türevlerinin kökenini, saðlamlýðýný neden bu kadar efsanevi oluþunu açýklýyan bir etmen olarak görülebilinir.
Örneðin yine Vampir türevi bir baþka yaratýða bakalým. Bu yaratýk eski Hindistan’ da karþýmýza çýkmaktadýr. Bu yaratýk daha bize vampirlerin bir özelliðini anýmsatýrmý bilinmez. Ancak bana biraz anýmsattý. “Bir aðaçtan baþ aþaðý asýlmýþ, yarasaya benzeyen ve kendi kanýndan yoksun bir canavar. Bu yaratýða ‘Baital’ deniliyordu.”
Eski Asyada ki Malezyalýlarda “Penangglen” adýndaki bir baþka yaratýða inanýyorlardý. Yine genel vampir çizgilerini biraz aþan bu yaratýk, Ýnsan kafasýna sahipti ancak diðer tüm organlarý dýþarýdaydý. Bu yaratýk diðer bir çok Efsanevi türdeþi yada ýrktaþý gibi kan ile hayatýný sürdüyordu.
Bu bölgeden çýkýp afrikaya geldiðimizde, Örneðin Caffreler inanç olarak þunu kabul etmekteydiler; “Bir ölünün tekrar geri dönebiliceðine ve bir canýlýnýn kaný ile yaþýyabileceði” bir inanç þeklinde insanlarýn içinde yer edinmiþti.
Bu çok eski dönemlerden biraz daha günümüze yaklaþtýðýmýzda, Ortaçað avrupasýna baktýðýmýzda karþýmýza baþlý baþýna bir varlýk olan Kara Ölüm yani Veba bir baþka deðiþ ile, Yersinia Pestis bakterisinin aldýðý canlarýn, bir çok etmenle birleþerek bir vampir efsanesi haline gelmesidir. Genel olarak pire, fare ve yarasalardan geçen bu hastalýðý Vampirlerin yaydýðý düþünülmekteydi. Veba’dan ölen kiþilerin geri dönüp baþkalarýna saldýrmasýda muhtemeldi.
Hastalýk gözü ile bakýlmamasýnýn bir çok sebebi olabilir örneðin, bilgisizlik veya insanlarý kontrol altýnda tutmak maksadý ile ortaya atýlmýþ bir söylence ancak korku unsuru olan VAmpir’lik özellikle bu dönemde ciddi seviyelere ulaþmýþtýr. Bu efsaneleri yine ortaçað Hýristiyan Kiliseleri kendilerine çýkar ve fayda saðlama amaçlý kullanmýþ. Gerektiðinde kiþileri vampirlik ile suçlayýp cezalandýrmada bir araç olarak kullanmýþtýr. Ýþin bir diðer ilginç yanýda Veba’ nýn bulaþýcý olamsýnýn getirdiði unsurlarýn bilinmemesiydi. Nitekim VEba’ dan ölen insanlarýn VAmpir’e dönüþme korkusundan dolayý bir çok ceset parçlanmýþ, mezarlar açlmýþ ve bedenler tahrip edilmiþtir. BUlaþýcý olan hastalýk zaten, hijyenik olmayan koþullarla birleþince salgýn gittikçe artmýþ. DOðal olarak efsaneninde ilerlemesine ve inanýrlýðýnýn artmasýna sebep olmþtur.
Cehalet’in gettirdiði etmenler günümüzde sadece fantezi amaçla okunan ve seyredilen yada oyunlarý yapýlan vampir efsanesini hem pisikolojik hemde ahlaki yönden ortaçað’ da adeta bir gerileme havasý yaratmýþtýr. Nitekim batýl inanýþlar artmýþ yada korkularýn getirdiði etkilerle hayat kalitesi düþmüþtür.
Vapir avlama metodlarý, bulma metodlarý geliþtirlimiþ. Vampir avcýlýðý ortaya çýkmýþtýr. Dönemin batýl ve mantýklý olmayan inanþlarýndan biri þuydu; Bir bakire bayan, çýplak bir halde beyaz ata bindirilir ve mezardan geçirilirdi. Eðer at herhangi bir mezar, gömü üzerinden geçmez yada yolunu deðiþtirir ise o mezar açýlýr ve ordaki ceset, vampir muamelesi görür, çeþitli iþlemleden geçirilmek üzere kabirden çýkarýlýrdý. Ayný þekilde ölümü þüpheli olan kiþilerde gömülürken farklý iþlemlerden geçirilirdi. Örneðin baðlanmasý, mezarlarýn derin kazýlmasý, kalplerine kazýk çakýlmasý ya da kafalarýna kýzgýn çiviler çakýlmasý gibi rahatsýz edici olaylar yaþanmaktaydý.
Gerek bu dönemde gerek ileriki dönemlerde, gerçekliði ispatlanamayan Vampir olgusu temel düzen ve kurallarýný oluþturmaya baþladý bunlar;
1-Vampirler Lanteli Varlýklardýr.
2-Vampirler direk olarak gün ýþýðýna çýkamaz
3-Sarýmsak ve kokusuna katlanamazlar (Muhtemelen Veba salgýnlarý sýrasýnda çürüyen ceset kokularý ile bir iliþkisi olmasý olasýdýr)
4-Slav kökenli inanýþa göre Vampir’in kalbine kazýk çakýlýrsa ölür inanýþý.
5-Daha kuzeyde oluþan efsanelerde kafatasýna çakýlan kýzgýn çiviler.
6-Bazý inanýþlara göre ya yakýlarak yada kafasý vücudundan ayrýlarak yok edilmesi.
Vampir oluþ ise iki þekilde meydana gelmektedir;
1-Basit mantýk olan, bir vampir sizi ýsýrýr ise sizde vampir olursunuz mantýðý idi.
2-Bu ise daha çok detaylandýrýlan ve bazý eserlerde karþýmýza çýkan, bir vampirin normal bir insana
kendi kanýný içirmesi ile mümkün olan bir yoldur.
Bu temeller oluþturulurken Ortaçað kilisesi de büyük rol oynamýþtýr. 1489 yýlýnda oluþturulan bir kitaba göre en baþta Cadýlara karþý hazýrlanan bu kitap, vampirlere karþý kullanýlmasý muhtemel bilgiler içermekteydi. Bu kitabýn adý “Malleus Maleficarum” idi. Bir diðer adý ise, “The Hammer Against Witches”
bu kitap ve cahilliðin birleþimi ile bir çok pagan inanýþýna sahip kiþiler, Witch, Wicca yada WitchCraft öðretisini benimsiyen kiþiler. Kilisenin dayatmalarý ve baskýlarý ile kýyýma uðratýlmýþtýr. Cadý, Satanik, ve Vampirik gibi ilkelere karþý oluþturulan bu kitap temelde Cadýlar için yazýlmýþ olsada Vampirik ve satanik unsurlara karþý bilgiler içeren kitaptý. Kilise bir anlamda Vampir ürünü kabul etmiþ sayýlabilinirdi ki kilisenin insanlara yönelttiði suçlamalar da bu görüþü destekler niteliktedir.
Ancak þurda dikkat edilmesi gerekn bir unsur vardýr ki “Malleus Maleficarum” içerisinde Cadý, Vampir, Þeytani varlýklara karþý uygulanmasý belirtilen metodlar, o dönemde insanlarý (köylerdeki v.s) bir nebze daha yumuþaktý.
Tüm bu cehalet ve batýl inanýþýn hat safhada olduðu dönemde Vampir olgusu tam anlamýyla kendi saltanatýný oluþturmuþtur diyebiliriz.
Ýlerleyen yýllarda bir çok bilim adamý Vampirler üzerine araþtýrmalar yapmýþ bunlar sonucunda da çok ilginç ve bir o kadar þaþýrtýcý olaylar ortaya çýkmýþtýr.
Porfiria
Vücutta ki hemoglobin eksikliðine baðlý kansýzlýk meydana getiren bir hastalýktýr. Tabi bu kabaca tanýmý hastalýk kiþi üzerinde þunlarý meydana getirebiliyordu.
-Kansýzlýk
-Diþ etlerinin çekilmesi
-Derinin renginin soluk görünmesi (tahminimce kansýzlýk sebebi ile)
-Iþýða karþý aþýrý duyarlýlýk
Ancak Porfiria’nýn birden fazla türü bulunmaktadýr. Ayrýca bu hastalýðýn çok nadir olmasý efsaneleþmesine yol açarmý bilinmez.
Katalepsi;
Buda farklý türde bir hastalýk yada bir hastalýðýn sonucu ortaya çýkan durumdur. Katalepsi’de vücut fonkisyonlarý iþlevselliðini
yitirebilir. Buna ek olarak ayný anda bilinçte gider (bazý durumlarda bilinç açýk kaldýðý saplanmýþ). Bunun sonucunda kiþi neredeyse
ölüden farksýztýr. Kalp atýþý, solunum neredeyse yok denecek kadar azdýr. Eski dönemlerde Kaaleptik transa girmiþ kiþilerin ölü sanýlarak gömüldüðü saptanmýþtýr. Bunun sonucunda kateleptik trans halinden çýkan kiþi eðer ölü sanýlarak gömülmüþ ise solunum tekrar normal haline gelince mezar içinde boðulmasý içten bile deðildir. BU esnada mezardan gelen sesler tabiri aklýmýza gelmekte. Nitekim vücut kateleptik durumda ölü olmadýðý için vücut fonksiyonlarýnýn bazýlarýda devam etmektedir. Örneðin saç ve týrnaklarýn uzamasý gibi. Mezardan çýkan yada çýkmaya çalýþan cesetler tabiride kateleptik transtan çýkan ve ölü sanýlarak gömülen kiþinin yapmasý muhtemel bir harekettir.
Þizofreni;
Bazý þizofreni ve pisikolojik hastalarda kan içme dürtüsü saplanmýþtýr.
Sapkýn inanýþlar;
Bazý inanýþ sistemlerinde kan önemli rol oynar. Örneðin kurban edilen bir varlýðýn kanýnda yýkanmak yada içmek gibi.
Siyasi ve Yönetimsel etmenler;
Dönem dönem bazý kültürlerde, toplumlarda yöneticiler yada bazý güçleri elinde bulunduran kiþiler, bulunduklarý konumu ve itibarý kaybetmemek için spekülasyonlarda yada olaylarda bulunabilinirler. BUna en basit örnek ortaçað kilisesinin Paganizm dinine karþý yürütmüþ olduðu ve bir çok insanýn ölümüne yol açan yöntemler gibi.
Söylenceler;
Bilindiði gibi mitoloji destan ve efsanelere dayanýr. Bu esnada karþýmýza bazý önemli noktalar çýkar.
1-Asýl olay
2-Kulaktan kulaða yayýlmasý
3-Abartýlmasý
4-Hikayeleþtirilmesi
5-Destan ya da Efsaneleþtirilmesi
Basitçe böyle sýralamak mümkündür. Buda bize þunu gösterir. Aslýnda normal ya da normaldan biraz daha farklý bir olayýn
kültür, dönem, bilgi gibi olgularla olduðundan çok farklý bir þekilde günümüze gelmesi. Ya da olduðundan farklý bir þekile girmesini meydana getirir.
Romanlar-Hikayeler-Filmler;
Vampir olgusunun günümüzde dahi güncel kalmasýnýn en büyük sebeplerinden biride, kullanýlýcak kaliteli, ilgi çeken ve sevilen bir malzeme yada unsur oluþudur.
Yazýlan bir çok roman yada hikaye, çekilen filmler ve oyunlar günümüzde dahi vampirlerin popüleritesini korumuþtur. Bu eselere sayýsýz örnek verilebilinir.Abraham Bram Stoker’ýn Draculasý, Halkýna zülm eden yönetici Kazýklý Vlad ve Meþhur Lestat’ýmýz gibi bir çok yazýlý ve görsel eser günümüzde halen vampirleri beslemektedir. Sonuçta Vampirler geçmiþten günümüze gelmiþ ve eminim ki devam edicek önemli bir Mittir diyebiliriz.
alýntýdýr...