|
Post by tiburon on Dec 19, 2006 0:32:10 GMT 2
Bu baþklýk altýnda, nette gezerken yakaladýðým ilginç yazýlarý sizinle paylaþmak isterim... Siz de paylaþýn lutfen... ;D Yöntem; kopya pasta... Site kurallarý gereði, baþka sitelerin reklamýný yapmamak için kaynaklarýmý gizli tutacaðým...
|
|
|
Post by tiburon on Dec 19, 2006 0:33:23 GMT 2
???AGATHA CRÝSTÝE NE KADAR MASUMMUÞ YAZAR AHMET ÜMÝTE GÖRE ???
Agatha Christie'nin izinde... AGATHA CHRISTIE, PERA PALAS'A GELDÝ VE ON BÝR GÜN KAYIPLARA KARIÞTI. PEKÝ NEDEN?
"AGATHA'NIN ANAHTARI" ÖYKÜSÜNE
* 1. Senaryo Bir medyum döþemenin altýnda anahtar var, dedi. Bu anahtarýn içinde Agatha Christie'nin günlüðünün saklý olduðu bir odayý açtýðý söylendi. Anahtar þu an Pera Palas'ta sergileniyor.
* 2. Senaryo Ressam Engin Varol, 411 numaralý odada bir gece geçirdi ve ertesi gün "sabaha kadar birlikte þarap içtik, o kürtaj olmuþtu" dedi.
* 3. Senaryo Bunlarýn hiçbiri doðru deðil, Orhan Veli'yle gizli bir aþk yaþadý.
* 4. Senaryo Evli bir adamla yasak aþk yaþýyordu. Bu süreyi onunla Büyükada'da geçirdi.
* 1. Olasýlýk Hepsi palavra, kocasý onu aldatmýþtý. Kafasýný dinlemek için insanlardan kaçtý.
Agatha Christie'nin meþhur anahtarý otel sahibinin ölümü üzerine kasadan çýkarýlýp sergilenmeye baþladý.
Agatha Christie, Ýncil'den sonra dünyanýn en çok satan kitaplarýný yazdý. Sherlock Holmes kadar olmasa da polisiye edebiyatýn iki ünlü kahramanýný yarattý; Hercule Poriot ve Miss Jane Marple. Keskin zekâlý bu iki dedektifin maceralarý onu dünyanýn ilk bestseller yazarý kýlarken, ölümünün üzerinden yýllar geçmesine raðmen hâlâ aydýnlaülamayan sýrlarý ise ona edebiyatýna yaraþýr bir baþka þöhret daha býraktý. Bu, her türlü sýrrý açýða çýkaran ya da romanlarýnda bilmeceler ören Agatha Christie'nin gizemli 11 gününe aitti. Bizler ise onun bu özelliðini diðer dünya okurlarýndan daha çok sahiplendik. Çünkü ünlü yazarýn, kimsenin aydýnlatamadýðý, bu sýr dolu on bir günü Ýstanbul'da geçmiþti. 1926–1932 yýllarý arasýnda defalarca Ýstanbul’a gelmiþti yazar. Bu ziyaretleri "Orient Ekspres'te Cinayet" isimli romanýný yazmasýna sebep olmuþtu. Hep Sirkeci'de trenden indikten sonra hemen pek çok Batýlý'nýn yaptýðý gibi Pera Palas'a yerleþirdi. Çünkü Pera Palas, tarihi boyunca Batý'nýn Doðu'ya açýlan kapýsýydý adeta. Zira otelin dekorasyonundan mimarisine pek çok özelliði de oryantalist izlerle doludur. Ancak yazarýn pek çok defa tekrarladýðý (toplam yedi kez geldiði söyleniyor) bu ziyaretler içinde en ünlüsü ise 17 Þubat 1926 tarihli olaný. Yazar her zamanki gibi Pera Palas'a yerleþmiþti ancak tam on bir gün boyunca kimse ondan haber alamadý. Bu da tarih boyu pek çok söylentiye neden oldu. Bugün bu rivayetler Agatha Christie'nin kaldýðý 411 numaralý odada bulunduðu söylenen ve bu kayýp on bir gününün simgesi olan anahtarýn sergilenmesiyle tekrar gündeme geldi. Çünkü anahtarý 1979'da bulan otel sahibi Hasan Süzer kasým ayýnda vefat etmiþ ve böylece özel kasasýnda sakladýðý anahtar günýþýðýna çýkmýþtý. Peki, tüm bu sýrlarýn arkasýnda ne var? Bir pazarlama kampanyasý mý, yoksa hep birlikte görmekten hoþlandýðýmýz ortak bir düþ mü? Yahut dünya edebiyat tarihini sarsacak bir dizi gizemli olay mý? Tüm bu sorularý "Agatha'nýn Anahtarý" isimli bir öyküye de imza atmýþ olan bir baþka polisiye roman yazarý Ahmet Ümit'le konuþtuk. Yazar, "rivayetler belli bir gerçeklik payý taþýsa da burada önemli olan bir yazarýn yýllar sonra bile izinin sürülüyor olmasý" diyerek, bu on bir güne iliþkin öne sürülen ve hiçbiri yalanlanmayan iddialarý þöyle sýralýyor:
1. Senaryo: YENÝKÖY'DEKÝ YALININ SIRRI
Bu en bilinen ve inanýlan rivayet. Çünkü insanlarýn ilgisini çekecek tüm gizemli öðeleri barýndýrýyor. Buna göre, anahtar Los Angeles'te yaþayan ünlü medyum Tamara'nýn yardýmýyla 411 numaralý odanýn döþemesinde bulunmuþtu. Dahasý Tamara bunu bir telefon görüþmesiyle yapmýþtý. Anahtar 8 cm. boyundaydý ve oldukça sýradandý. Üzerinde hiçbir iz yoktu. Yani nereyi açtýðýna iliþkin hiçbir ipucu barýndýrmýyordu. Bunun üzerine Tamara 20 Aðustos 1979'da Ýstanbul'a geleceðini ve anahtara dokunduðu taktirde nereyi açtýðýný bileceðini söyledi. Dahasý Tamara buraya tek baþýna gelmeyecekti. New York Times muhabirleri bu tarihi ana tanýklýk etmek için onunla geliyordu. Hatta gazete hikâyenin haklarý için 75 bin dolar teklif etmiþ ve bir anlaþma yapýlmýþtý. Ancak 30 Haziran 1979'da Pera Palas çalýþanlarý greve gidince bu giriþim yarým kalmýþtý. Rivayete göre bu anahtar, Yeniköy-Ýstinye arasýndaki bir yalýnýn odasýna aitti. Çünkü yazar, Pera Palas'ýn sahibi olan Muhayyeþ ailesinin yalýsýnda bir süre misafir olmuþtu ve bu anahtar kaldýðý odanýn kapýsýný açýyordu. Dahasý odada yazarýn kayýp on bir günde yaptýklarýný yazdýðý bir defter barýndýrýyordu. Ancak bunun doðruluðu hiçbir zaman bilinemedi...
1. Senaryo: KÜRTAJ OLDU
Bu kez hikâyenin kahramaný bir medyum deðil ressam, Engin Varol. Her þey ressamýn bir gece rüyasýnda 17 Þubat 1926 tarihine ve Pera Palas oteli 411 numaralý odaya gitmesiyle baþlýyor. Yani Varol, o gece rüyasýnda Agatha Christie ile tanýþýyor. Bunun üzerine de Pera Palas'ýn yolunu tutuyor. Ýlk kez bu otele giren Varol, Christie'nin odasýný eliyle koymuþ gibi buluyor, dahasý otelde yapýlan ve çok az kiþinin bildiði tadilatlarý bile biliyor. O gece 411'de kalýyor ve ertesi günü elleri boya içinde, otelin sahibi Süzer'e þöyle diyor: "Dün gece 102 resim yaptým. Gece 12.00'den sabah 05.00'e kadar... Resim yapýp Agatha ile þarap içtim." Daha sonra bu resimleri 411 numaralý odada sergileyen Varol'un iddiasý ise Agatha Christie’nin tüm bu süreyi hiç odasýndan çýkmadan geçirdiði üzerineydi. Çünkü Agatha Christie buraya kürtaj olmaya gelmiþti. Dahasý bu operasyonda kullanýlan aletler hâlâ bu oteldeydi. Bunun üzerine otel bir kez daha aranýp taranmaya, kýrýlýp dökülmeye baþlanýyor. Varol’un söylediði tüm tadilatlarýn gerçek olduðu ortaya çýkarken tavan arasýnda da onlarý bir sürpriz bekliyordu. Burada týbbi aletler vardý.
3. Senaryo: YALAN, ORHAN VELÝ'YLEYDÝ!
Bu en eðlenceli olaný. Çünkü bu rivayetlere bir tepki olarak ortaya atýlmýþ ve iþi makaraya saran bir hikâyedir. Buna göre de Agatha Christie Ýstanbul’a gelmiþ, ünlü þairimiz Orhan Veliyle tanýþmýþ ve bir görüþte birbirlerine aþýk olmuþlardýr. On bir günlük bir aþk yaþamýþlar, sonra da Agatha memleketine dönmüþtür. Bu yazýlmýþ da bir hikâye, ama kim ne zaman yazmýþ belli deðil. Ama alaycý bir yazýdýr.
4. Senaryo: EVLÝ BÝR ADAMLA AÞK YAÞADI
Bu da benim hikâyem. Tamamen kurgu. "Agatha'nýn Anahtarý" adýný taþýyan bu hikâye de bir kurgu olduðunu söylememe raðmen en güçlü senaryolar arasýnda yerini aldý. Buna göre, Agatha Christie, bu kayýp on bir günü Büyükada'da köþkü olan evli bir erkekle geçirdi. Bu da hikâyenin kahramanýnýn dayýsýna ait bir kasa bulmasý ve içinde Agatha Christie'nin aþk mektuplarýný bulmasýyla ortaya çýkýyordu. Yani dayýsý ile ünlü yazar aþk yaþamýþtý.
"Bence kocasýndan kaçýyordu"
Biz þimdi bu dört senaryodan hangisine inanalým? Buna sizinki de dahil? Bir kere benimkine inanmayýn çünkü kurgu. Ama okuyun! Birinci senaryoya göre bir anahtar var. Bu anahtarýn bir medyum aracýlýðýyla bulunduðunu da kabul edelim ki insan ikna olamýyor. O zaman þu soru gündeme gelir, bir anahtar varsa bir kapý vardýr. Bir kapý varsa bina vardýr. Bina varsa kira kontratý, tapu ya da baþka belge vardýr. Ama hiçbiri yok. Yeniköy'deki yalýya aitse o zaman neden nereyi açtýðý bulunmuyor. Bence gerçekçi deðil. Christie'nin kürtaj olmasý akla uygun mu? Sizce? O zamanlar Ýstanbul bugünkü gibi bir metropol deðil, küçücük bir yer. Kadýn çok ünlü. Bunun duyulmamasý mümkün mü? Dahasý hangi doktor böylesi ünlü bir yazarý kürtaj yapar da bu sýrrý saklar. Orhan Veli meselesi ise zaten bir espri, onun yanýtlanmasýna gerek bile yok. Kurmacayý, romaný, gaipten sesleri bir kenara býrakalým. Bir polisiye roman yazarý olarak tahmin yürütün, bu kadýn on bir gün boyunca ne yaptý? Önce elimizdeki tüm bilgileri gözden geçirelim. Þunlar kesin gerçekler: Agatha Christie bu süre içinde Ýstanbul'daydý, Pera Palas'ta kaldý ve on bir gün boyunca onun ne yaptýðýný bilen yok. Anahtara gelince kesin bir delil deðil. Otelin sahibinin Yeniköy'de bir yalýsý olduðu da doðru. Þimdi düþünelim, ünlü bir yazarsýnýz ve Ýstanbul'a geldiðinizde hep ayný otelde kalýyorsunuz. Otelin sahibiyle bir dostluk olmasa da muhakkak bir ahbaplýk kurarsýnýz. Çünkü onun burada arkadaþý, dostu yok. Birileriyle sohbet etmek istemiþtir mutlaka. Ayrýca Agatha Christie'nin bu ziyareti öncesinde eþinin onu aldattýðýný öðrendiðini de biliyoruz. Þimdi kendinizi onun yerine koyun. Eþiniz sizi aldatmýþ, üstelik ünlü birisiniz. Ne hissederdiniz, ne yapardýnýz. Ýnsanlardan kaçmak, kafanýzý dinlemek istemez miydiniz? Zaten Christie'nin Ýstanbul'a geliþinin nedeni buydu. Burada da morali bozuk olduðu için otel sahibi tarafýndan Yeniköy'deki yalýda misafir edilmiþ ve eþinden uzak kalmak istediði için bu kimseye söylenmemiþ olabilir. Ama insanlar yine de bu konuyu týrtýklamaya devam edecektir, çünkü Agatha Christie de týpký Marlin Monroe gibi bir mitos ve hayatýný adýn hýz gibi bilseniz de bir gizem aramak isteyeceksin izdir.
|
|
|
Post by aslidalbudak on Oct 5, 2007 10:52:30 GMT 2
merhabaa
|
|
|
Post by darkangel on Oct 5, 2007 11:02:14 GMT 2
" Kendimizi Tanýtalým " bölümünü kullanabilirsin
|
|
Sokie
Çaylak Yorumcu
Mesaj: 188
|
Post by Sokie on Apr 23, 2008 13:31:52 GMT 2
bugün okuduðum bir yazýnýn bu bölümü nedense çok hoþuma gitti siz de görün istedim....
Normal þartlarda, insanlar yalnýzken yanlarýnda birileri olduðu anlara kýyasla 30 kez daha sýk gülerler.
Gülmenin "bulaþýcý" olduðu 1962 yýlýnda kanýtlanmýþ bir gerçektir. Tanzanya'daki yatýlý okulda "kýkýrdamaya" baþlayan üç kýzýn sonu gelmeyen kahkahalarý saatler sürünce okuldaki diðer 159 öðrenciye de bulaþýr ve sonuç inanýlmazdýr; 16 gün süren kahkaha krizi. 16. günde okul yönetimi büyük bir hata yaparak okulu tatil eder ve "kýkýrdayan" kýzlarý evlerine gönderir. Böylece salgýnýn tüm kasabalara yayýlmasýna yardýmcý olur. 2 yýl süren salgýnda kimse ölmez ancak günlük yaþam büyük sekteye uðrar.
2 yýl boyunca gülmek!!!!!Yaþamý sekteye uðratan bu olsun caným!
|
|
|
Post by heaven9148 on Jun 5, 2010 23:31:18 GMT 2
Bir yerde görmüþtüm, paylaþayým dedim --- Ýþte dünyanýn gereksiz icatlarý! Önce güldürmeyi, sonra düþündürmeyi" amaçlayan Nobel karþýtý "Ig Nobel" ödüllerinin 17'incisi dün gece ABD'nin prestijli Harvard Üniversitesinde düzenlenen törenle daðýtýldý. Bilimsel ve mizahi "Olasýlýk Verilmeyen Araþtýrmalar Yýllýðý"nýn editörü ve Ig Nobel ödüllerinin organizatörü Marc Abrahams'ýn da katýlýmýyla düzenlenen törende, biyoloji dalýnda "kedi pireleri ve köpek pireleri sýçramalarýnýn mukayesesi" konulu Fransýz araþtýrmasý Ig Nobel ödülü aldý. Ünlü üniversitenin Sandres salonunda 1200 seyircinin yaný sýra 1976'da kimya dalýnda gerçek Nobel ödülünü kazanan William Limscomb ve eski anti Nobel ödülleri sahiplerinin bulunduðu törende, "bir amibin labirentten çýkma kapasitesi" veya "Güney Amerika arkeolojik alanlarýnda dövmelerin neden olduðu yýkým" ile ilgili araþtýrmalarýndan ötürü ödül kazanan 10 dolayýnda kiþi ödüllerini aldý.Kaynakwh: "Kýlýç yutmanýn yan etkileri" adlý týbbi raporuyla geçen yýlki ödül sahiplerinden Dan Meyer'in kýlýç yutarak açtýðý ve Harvard Týp Fakültesinin duayeni Doktor Thomas Michel'in kýlýcý boðazýndan çýkarttýðý gecede, internetten canlý yayýnlanan tören sýrasýnda ödül sahiplerinin oluþturduðu koro, "Laf Kalabalýðý" adlý mini operayý seslendirdi.Kaynakwh: Her ödül sahibine 60 saniye konuþma hakký verilen törende, kimya ödülü, "Coca-Cola'nýn etkili bir sperm öldürücü" olduðunu bulan çalýþmaya, barýþ ödülü de Ýsviçre Biyoteknoloji Etik Komisyonuna "bitkilerin onurunun korunmasýna yönelik yasal ilke"yi kabul etmesinden ötürü verildi. "Patates cipsinin çýkardýðý sesin, daha çýtýr ve taze olduðuna inandýracak þekilde elektronik biçimde deðiþtirilmesi" gibi bazý ödüllerin gýda endüstrisinde yararlý olabileceði düþünülüyor. Pireler konusundaki çalýþmasýyla biyoloji Ig Nobeli'ni kazanan Fransýz araþtýrmacýlar, hiçbir zaman saçma bir araþtýrma yapmayý amaçlamadýklarýný belirterek, bu çalýþmalarýnda hedeflerinin iki pire türünü kýyaslayýp, neden kedi piresi "Ctenocephalides felis felis" deðil de, köpek piresi "Ctenocephalides canis"'in kaybolmakta olduðunu bulmaya çalýþtýklarýný belirttiler. Köpek piresinin 25 cm, kedi piresinin ise sadece 17 cm yüksekliðe sýçrayabildiðini tespit ettiklerini belirten Fransýz araþtýrmacýlar, ikisi arasýndaki farkýn daha iyi kontrole yönelik biyolojik bir unsur olduðuna iþaret ettiler. Ig Nobelini daha önceki yýllarda alanlarýn çalýþmalarý þöyle: Matematik dalýnda: "Bir grup fotoðrafýnda, herkesin gözünün açýk çýkmasýný kesin olarak garantilemek için kaç fotoðraf çekilmelidir" sorusuna cevap bulan Nic Svenson ve Piers Barnes... Gýda dalýnda: "Gübre böcekleri neden hýzlý yer" makaleleriyle Vasmiya El Hoty ve Fatin El Mussalam... Ornitoloji (kuþ bilimi) dalýnda: Ivan Schwab ve Philip RA May'in, "aðaçkakanlarýn baþý neden aðrýmaz" baþlýklý çalýþmasý... Akustik dalýnda: "Yazý tahtasýna sürülen týrnaðýn sesi neden bu kadar rahatsýz edicidir" çalýþmalarýyla D Lynn Halpern, Randolph Blake ve James Hillenbrand... Týp dalýnda: "Dijital rektal masaj yoluyla inatçý hýçkýrýðýn sona erdirilmesi" konusundaki çalýþmalarýyla Francis Fesmire, Macid Odeh, Harry Bassan ve Arie Oliven... Ayrýca, "Country müziðin intihara etkisi", "Hula-hoop çevirmenin dinamiði" gibi konularda yapýlmýþ araþtýrmalar ve "Sardalyalarýn birbirleriyle yellenerek iletiþim kurduðunu saptayan" çalýþmalar da ödül almýþtý.
|
|
aozkaya
Çaylak Yorumcu
[M]oony'm..
Mesaj: 62
|
Post by aozkaya on Jul 14, 2010 21:17:13 GMT 2
bugün okuduðum bir yazýnýn bu bölümü nedense çok hoþuma gitti siz de görün istedim.... Normal þartlarda, insanlar yalnýzken yanlarýnda birileri olduðu anlara kýyasla 30 kez daha sýk gülerler. Gülmenin "bulaþýcý" olduðu 1962 yýlýnda kanýtlanmýþ bir gerçektir. Tanzanya'daki yatýlý okulda "kýkýrdamaya" baþlayan üç kýzýn sonu gelmeyen kahkahalarý saatler sürünce okuldaki diðer 159 öðrenciye de bulaþýr ve sonuç inanýlmazdýr; 16 gün süren kahkaha krizi. 16. günde okul yönetimi büyük bir hata yaparak okulu tatil eder ve "kýkýrdayan" kýzlarý evlerine gönderir. Böylece salgýnýn tüm kasabalara yayýlmasýna yardýmcý olur. 2 yýl süren salgýnda kimse ölmez ancak günlük yaþam büyük sekteye uðrar. 2 yýl boyunca gülmek!!!!!Yaþamý sekteye uðratan bu olsun caným! Bu çok ilginçmiþ demek 3 yýl sürmüþ ha.. Tamam bende bazen sapýtýp 15dk kadar krize giriyorum ama sonra gerek dýþarýdan alýnan yardýmla gerek kendi çabamla çýkýyorum krizden.. Ayy 2 yýl boyunca gülsem heralde ciðerlerim patlar..
|
|