Post by sophia on Jan 18, 2007 12:51:09 GMT 2
ÝNSAN AKLIN SINIRLARINI ZORLAMADIKÇA HÝÇBÝR ÞEYE ULAÞAMAZ!!!...(einstein)...
SCHRÖDÝNGER’ÝN KEDÝSÝ
Kuantum fiziði tarihinin belki de en ünlü düþünce deneyi,Schrödinger’in kedi paradoksudur.Schrödinger,paradoksunda,kuantum mekaniksel bir parçacýðýn iki farklý durumu ayný anda eþit olasýlýkla taþýyabilme yeteneðini kullanýyor.”Ýki halin üst üste gelmesi”makro dünyaya yansýtýldýðýnda içinden çýkýlmaz bir sorun meydana getiriyor.
Düþünce deneyinde,bozulup bozunmadýðý dýþarýdan bilinemeyecek,uyarýlmýþ bir atom ile bir kedi ayný kutuya kapatýlýyor.Atom bozunacak olursa bir tetikleme mekanizmasý aracýlýðýyla bir siyanür þiþesini kýracak ve kediyi öldürecektir.Kuantum mekaniðin kapsamýnda son derece sýradan diye nitelendirilecek biçimde,atom,hem bozunmuþ,hem de bozunmamýþ sayýlabiliyor.Bundan yola çýkarak kendiside atomlardan oluþan kediyi de hem canlý hem ölü kabul edebilir miyiz?Henüz kimse bu soruya herkesi tatmin edecek bir cevap bulamadý.
----------------------------------------------------------------
ÝZAFÝYET TEORÝSÝ
Einstein ismiyle özdeþleþen “Ýzafiyet Teorisi” zaman hakkýndaki algýmýzý kökünden deðiþtirdi. Zaman; kütle ve hýza baðlý olarak deðiþiyordu. Eðer bir kiþi ýþýk hýzýna yakýn bir hýzla hareket ederse onun için zamanýn daha yavaþ geçeði matematiksel hesaplarla ortaya kondu. Einstein’ýn teorik olarak ortaya koyduðu bu gerçek, deneysel olarak da ispatlandý
Bu deneyi Ýngiliz Ulusal Fizik Enstitüsü yapmýþtýr. Araþtýrmacý John Laverty zamaný mükemmele yakýn bir þekilde doðru gösteren (300 bin yýlda sadece 1 saniye hata yapan) iki saati senkronize etti. Saatlerden biri Londra’daki laboratuarda tutuldu, diðeri ise Londra’dan Çin’e gidip gelen bir uçaða kondu. Uçak yüksekten uçtuðu için, Dünya’daki çekim gücünden daha düþük bir çekimde hareket etmektedir. Deney sonucunda iki saat arasýnda fark oluþtuðu görüldü. Bu da bizlere zamanýn izafiyetinin deneysel ispatý oldu.
ZAMANIN GÖRECELÝÐÝ BÝR KEZ DAHA ÝSPATLANDI
"NASA: Ýzafiyet Teorisi Doðru", "Einstein Haklý Çýktý", "NASA Ýzafiyet Teorisini Doðruladý"…
2004 Ekim ayýnda gazetelerde yer alan bu baþlýklar zamanýn göreceliði konusunun bir kere daha doðrulandýðýna dikkat çekiyordu.
Ýzafiyet Teorisi'ni günümüzden 86 yýl önce, 20. yüzyýlýn en büyük fizikçisi olarak nitelendirilen Albert Einstein ortaya atmýþtýr. Görelilik kuramý olarak da adlandýrýlan bu teoriye göre uzay ve zaman bir algýdýr. Diðer bir deyiþle, mutlak zaman diye birþey yoktur. Uzay ve zamaný algýlama biçimimiz, nerede bulunduðumuza ve nasýl hareket ettiðimize baðlýdýr. Buna göre bir cismin hýzýna ve konumuna (çekim merkezine olan uzaklýðýna) göre, zaman hýzlý veya yavaþ geçmektedir. Bir cisim hýzlandýkça (çekim merkezlerinin yakýnýnda) o cismin üzerinde zaman yavaþlamaktadýr. Yani hýz arttýkça zaman kýsalmakta, sýkýþmakta; daha aðýr, daha yavaþ iþleyerek sanki "durma" noktasýna yaklaþmaktadýr.
Bunu Einstein'ýn bir örneði ile açýklayalým. Bu örneðe göre ayný yaþtaki ikizlerden biri Dünya'da kalýrken, diðeri ýþýk hýzýna yakýn bir hýzda uzay yolcuðuna çýkar. Uzaya çýkan kiþi, geri döndüðünde ikiz kardeþini kendisinden çok daha yaþlý bulacaktýr. Bunun nedeni uzayda hýzla seyahat eden kardeþ için zamanýn daha yavaþ akmasýdýr.
Bir cismin hýzýnýn yanýsýra konumu da zamaný etkilemektedir. Genel Görelilik Kuramý, çekim merkezlerinin yakýnýnda zamanýn daha yavaþ geçtiðini ispatlamýþtýr.
Ünlü fizikçi Stephen Hawking, bu gerçeði yine bir ikiz örneðiyle þöyle anlatmaktadýr:
"Görelilik kuramý mutlak zamaný çöpe attý. Bir çift ikizi düþünelim. Diyelim ki ikizlerden biri daðýn tepesinde yaþasýn, ötekisi deniz yüzeyinde. Ýlk ikiz (yani daðýn tepesinde yaþayan) ikincisinden daha çabuk yaþlanacaktýr. Yani yeniden karþýlaþtýklarýnda öbüründen daha yaþlý olacaktýr." (Stephen Hawking, Zamanýn Kýsa Tarihi, s.54)
Görelilik Kuramý ile, hýza ve konuma göre uzayda farklý zaman dilimleri olduðu ortaya konmuþtur.
Einstein'ýn 1900'lü yýllarda ulaþtýðý bu sonuç geçtiðimiz aylarda NASA destekli bir proje ile doðrulanmýþtýr.
Uydu Yörüngelerindeki Sapma Ýzafiyeti Doðruluyor
Görelilik kuramýnýn doðruluðu, iki bilim adamý; Ignazio Ciufolini ve Erricos Pavlis tarafýndan çeþitli ölçümler yapýlarak kanýtlandý. NASA, projeye 600 milyon dolarlýk bir bütçe ayýrmýþtý. NASA'nýn yetkililerinden olan Erricos Pavlis, "Einstein'ýn, Dünya gibi büyük cisimlerin kendi eksenleri etrafýnda dönerken uzay ve zamaný büktüðünü söylediðini, kendilerinin de bundan yola çýkarak araþtýrma yaptýklarýný" belirtti. Araþtýrmanýn sonucunda ölçüm yapýlan uydularýn yörüngesinde Dünya'nýn dönüþ yönünde yýlda iki metrelik sapma belirlendi. Yani uydular yörüngelerinden yýlda iki metre kadar dýþa doðru itiliyorlardý. Bu, Einstein'ýn uzay-zaman sürüklenmesiyle ilgili hesaplarýyla %99 uyumlu bir bulguydu. Colorado Üniversitesi fizikçilerinden Neil Ashby bu sonuçla ilgili olarak, "Bu, gerçekten de uzay-zaman sürüklenmesiyle ilgili ilk kesin ölçüm" açýklamasýný yaptý.
23 Ekim 2004 tarihli Radikal gazetesinde, bu önemli bulguyla ilgili þöyle bir haber yapýlmýþtý:
... Pavlis, "Þayet Dünya, etrafýndaki uzay-zamaný eðiyorsa, yakýnlardaki uydularýn yörüngesi deðiþmeliydi" dedi ve bu düþünceden hareketle LAGEOS-1 ve LAGEOS-2 adlý uydularýn yörüngelerindeki sapmayý lazer ýþýný kullanarak ölçtüklerini anlattý. Pavlis, "Her iki uydunun yörüngesinde de Dünya'nýn dönüþ yönünde yýlda iki metrelik sapma belirledik. Ölçümlerimiz, görelilik teorisinden hareketle daha önce yapýlan hesaplara yüzde 99 uydu" dedi. Ýtalya'nýn Lecce Üniversitesi'nden Ignazio Ciufolini ve ABD'deki Dünya Sistemleri Teknolojisi Birleþik Merkezi'nden Pavlis, 11 yýl iki uydudan gelen lazer sinyallerini inceledi.
Einstein, uzay-zamanýn maddeden ayýrt edilemeyeceðini, maddi cisimlerin varlýðýyla koþullandýðýný ve güçlü çekim gücü yaratan cisimlerin yakýnýnda uzayýn 'eðrildiðini' iddia etmiþti. Einstein'ýn teorisi þimdiye dek birçok açýdan doðrulandý…
Buraya kadar kýsaca özetlediðimiz bilgilerden ortaya çýkan sonuç, zamanýn algý olduðu gerçeðinin bir kez daha ispatlanmýþ olmasýdýr.
Zaman Algýsý
Zaman algýsý aslýnda bir aný baþka bir anla kýyaslama yöntemidir. Bunu þöyle bir örnekle açýklayabiliriz. Bir cisme vurduðumuzda bundan belirli bir ses çýkar. Ayný cisme beþ dakika sonra vurduðumuzda yine bir ses çýkar. Kiþi, birinci ses ile ikinci ses arasýnda bir süre olduðunu düþünür ve bu süreye "zaman" der. Oysa ikinci sesi duyduðu anda, birinci ses sadece zihnindeki bir hayalden ibarettir. Sadece hafýzasýnda var olan bir bilgidir. Kiþi, hafýzasýnda olaný, yaþamakta olduðu anla kýyaslayarak zaman algýsýný elde eder. Eðer bu kýyas olmasa, zaman algýsý da olmayacaktýr.
Ayný þekilde kiþi, bir odaya kapýsýndan girip sonra da odanýn ortasýndaki bir koltuða oturan bir insaný gördüðünde, kýyas yapar. Gördüðü insan koltuða oturduðu anda, onun kapýyý açmasý, odanýn ortasýna doðru yürümesi ile ilgili görüntüler, sadece beyinde yer alan bir bilgidir. Zaman algýsý, koltuða oturmakta olan insan ile bu bilgiler arasýnda kýyas yapýlarak ortaya çýkar.
Kýsacasý zaman, beyinde saklanan birtakým hayaller arasýnda kýyas yapýlmasýyla var olmaktadýr. Eðer bir insanýn hafýzasý olmasa, beyni bu tür yorumlar yapmaz ve dolayýsýyla zaman algýsý da oluþmaz. Bir insanýn "ben otuz yaþýndayým" demesinin nedeni, beyninde söz konusu otuz yýla ait bazý bilgilerin biriktirilmiþ olmasýdýr. Eðer hafýzasý olmasa, ardýnda böyle bir zaman dilimi olduðunu düþünmeyecek, sadece yaþadýðý tek bir "an" ile muhatap olacaktýr.
Zaman bir algýdan ibaret olduðuna göre de, tümüyle algýlayana baðlý, yani göreceli bir kavramdýr. Zamanýn göreceliði, rüyada çok açýk bir biçimde yaþanýr. Rüyada gördüklerimizi saatler sürmüþ gibi hissetsek de, gerçekte herþey birkaç dakika hatta birkaç saniye sürmüþtür.
Konuyu biraz daha açýklamak için bir örnek üzerinde düþünelim. Özel olarak dizayn edilmiþ tek pencereli bir odada oturup, burada belirli bir süre geçirdiðimizi varsayalým. Odada geçen zamaný görebileceðimiz bir de saat bulunsun. Ayný zamanda odanýn penceresinden güneþin belirli aralýklarla doðup-battýðýný görelim. Aradan birkaç gün geçtikten sonra, o odada ne kadar kaldýðýmýz sorulduðunda vereceðimiz cevap; hem zaman zaman saate bakarak edindiðimiz bilgi, hem de güneþin kaç kere doðup battýðýna baðlý olarak yaptýðýmýz hesaptýr. Örneðin, odada üç gün kaldýðýmýzý hesaplarýz. Ama eðer bizi bu odaya koyan kiþi bize gelir de, "aslýnda sen bu odada iki gün kaldýn" derse ve pencerede gördüðümüz güneþin aslýnda suni olarak oluþturulduðunu, odadaki saatin de özellikle hýzlý iþletildiðini söylerse, bu durumda yaptýðýmýz hesabýn hiçbir anlamý kalmaz.
Bu örnek de göstermektedir ki zamanýn akýþ hýzýyla ilgili bilgimiz, sadece algýlayana göre deðiþen referanslara dayanmaktadýr.
----------------------------------------------------------
Ýcatlar Tarihi
1900: Kont Von Zepplin 'ZEPPLÝN'i icat etti
1901: King Camp Gillette 'Jilet'i icat etti.Patentini aldý.1903 te 168 adet bir sene sonra ise 12.500.000 adet sattý.
1902: Elektrik Süpürgesi icat edildi.
1904: Ýlk kol saati icat edildi.
1905: E=m.c²
1906: Amerikalý Coolidge Tungsten 'AMPUL'u buldu.
1908: Henry Fort 15 beygirlik 4 silindirli ilk motorlu arabayý geliþtirdi.
1913: Alman Hans Geiger 'RADYASYON ÖLÇÜM' aletini icat etti.
1914: Elektrikli Bulaþýk Makinesi kullanýlmaya baþlandý.
1915: Astronom P.Lowell 'PLÜTON' gezegenini keþfetti.1930 da teleskopla görüldü.
1917: Renkli sinema filmi yapýldý. Radyo icat edildi.
1920: Torbo motor geliþtirildi.
1921: Ýnsülin bulundu.
1923: Ýngilizler ilk uçak gemisini yaptýlar.
1924: Fransýz Ramon 'DÝFTERÝ' aþýsýný buldu.
1925: Amerikalý Armstrong FM yayýný yapmayý baþardý.
1926: Heisenberg, Atom çekirdeðinin yapýsýný ortaya çýkardý
1927: Londra ile New York arasýnda telefon hattý kuruldu.
1929: Siemens telefonun görünümünü deðiþtirdi.
1930: ABD'de dondurulmuþ gýda piyasaya çýktý.
1931: Yapay zekanýn ilk adýmlarý atýldý.
1932: Elektronik mikroskop geliþtirildi.
1934: Otomatik çamaþýr malinasý ABD'de yapýldý.
1935: Gallup, kamuoyu araþtýrma enstitüsü kurdu.
1936: ABD'li Kendall, kortizonu buldu.
1938: Ýlk naylon ürün ABD'de tanýtýldý: Diþ fýrçasý.
1939: ABD'li PH.Levine, kandaki RH faktörünü saptadý.
1940: Alman'lar Havadan denize fýrlatýlan füze yaptý. Plütonyum bulundu.
1941: Uçaktan fýrlatýlan koltuk yapýldý.
1942: Napalm icat edildi.
1943: Sovyet'ler molotof kokteyli yaptý.
1944: Sovyetler MR'yi keþfetti.ABD'li McLeaod ve McCarthy DNA'yý keþfetti.antibiyotik keþfetildi.
1947: Mikrodalga fýrýn yapýldý.Plastik lens yapýldý.Ýngiliz Holmes,kurþun izotoplarýyla dünyanýn yaþýný hesapladý.
1949: 45'lik plak ABD'de piyasaya çýktý.
1950: Ýlk kredi kartý çýkarýldý.Ýlk böbre nakli ABD'de yapýldý.
1951: Transistör yapýldý.ABD'de renkli tv yayýný yapýldý.
1952: ABD'de halka ilkkez sinemada film gösterildi.Fransýz'lar ilk kez uçakla ses duvarýný aþtý.
1954: Ýlk transistörlü radyo alýcýsý yapýldý.Doðum kontrol hapý geliþtirildi.
1955: Amerikalý Leskell, EKG'yi icat etti.
1956: Kromozon sayýsý saptandý.
1957:Fransa'da ilk ilik nakli yapýldý. Ýlk Boeing uçaðý deneme için havalandý.
1958: Ýlk renkli Video-Kamera geliþtirildi.
1960: Laser yapýldý.
1963: Hollanda'lýlar ilk müzük kasetini yaptýlar.
1964: Esnek lens icat edildi.
1966: Ýngilizler ilk Hovercraft'ý denediler.
1967: Ýlk kalp nakli ameliyatý yapýldý.
1968: Boeing uçaðý 1000 km/s hýzla uçuþunu yaptý.
1969: Ses duvarýný aþan Concorde ilk uçuþunu yaptý.
1970: Video-kaset ABD'de piyasaya çýktý.Japonlar küçük hesap makinesini yaptýlar.
1971: Hepatit-B aþýsý bulundu.
1972: Fiber Kablo ABD'lilerce yapýldý.
1973: Scanner yapýldý. ABD genetik çaðýný baþlattý. ABD'liler ýþýk hýzýný tespit ettiler.
1974: Bellek kartý icat edildi.
1975: Ýnsanýn ilk genetik haritasý çýkarýldý. Ýngiliz'ler inekten ineðe cenin nakli yaptý.
1978: Sony firmasý Walkman'ý üretti. Ýlk tüp bebek Ýngiltere'de doðdu.
1979: Karbon-14 yöntemi geliþtirildi. Philips ve Sony, CD geliþtirdi.
1980: ABD'de ilk genetik tedavi denemesi gönüllüler üzerinde yapýldý.
1984: RU486 adlý hamileliði önleyici hap geliþtirildi. Bilgisayarlarda 'MOUSE' kullanýmý yaygýnlaþtý.
1989: Japonlar, damarda dolaþabilen küçük robot yaptý.
1992: Ýnsandaki 21. kromozomun haritasý eksiksiz çýkarýldý.
1994: Ýnternet salgýný dünyaya yayýldý.
1995: Saniyede 100 milyar iþlem yapan bilgisayar geliþtirildi.
--------------------------------------------------------------
Y KROMOZOMU YOK OLUYOR!!!! ??? :-/
Erkek cinsiyetini belirleyen Y kromozomunun yavaþ yavaþ yok olduðu ortaya çýktý. Evrim sürecinde dýþ görünümde de deðiþiklikler bekleniyor. Araþtýrmalar Y kromozomunun artýk üçte iki oranýnda küçüldüðünü ve kendini yenileme yetisini kaybettiðini gösteriyor. Bilim adamlarý konuyla ilgili farklý yorumlar yapsa da gelecekte erkek kýsýrlýðýnýn artmasý, beklenen en önemli sonuçlardan biri. Hatta son olarak haziran ayýnda Berlin'de yapýlan Avrupa Ýnsan Üremesi ve Embriyoloji Topluluðu Kongresi'nde (European Society of Human Reproduction and Embryology Congress-ESHRE) "Y kromozomu kayboluyor mu?" konulu sunumda, erkeðin dýþ görüntüsünün bile bu nedenle deðiþeceði iddia edildi. Erkeklik yok mu oluyor? Y kromozomunun küçülmesinin anlamý ne? Jinemed Kadýn Saðlýðý Merkezi Direktörü Prof. Dr. Teksen Çamlýbel'le bu konu hakkýnda konuþtuk...
Y kromozomunun küçüldüðü nasýl anlaþýldý?
Ýnsanlarda 23 kromozom vardýr. 22 tanesinin cinsellikle ilgisi yok. 23'üncüsü de X ya da Y oluyor. XX olursa kadýn, XY olursa erkek demektir. Fakat yapýlan incelemelere göre anlaþýlýyor ki Y kromozomu, evrim sürecinde kendini yenilemekten giderek aciz hale geliyor. Y kromozomu uzun yýllar içinde ufak bir kýsmýný yavaþ yavaþ kaybediyor. Zaten X kromozomuna baktýðýnýzda, üzerinde yaklaþýk 1800 gen olduðunu görüyorsunuz. Y'de ise 300 civarýnda gen var. Eskiden bunlar ayný boydaymýþ. Yani Y kromozomu küçülüyor.
"Y kromozomu bitiyor mu? Bu ne zaman duracak, ne zaman bitecek?" gibi birtakým hesaplar yapýlýyor. Belli bir zaman sonra Y'nin kaybolma ihtimali olduðu ve Y kromozomu sarmalýnýn tamamen yok olacaðý üzerinde duruluyor.
Cinsiyet, erkek ve kadýn ne olacak?
Tahmin edilen þu; Y kromozomu kayboluyor ama onun bazý görevleri diðer genler tarafýndan üstlenilecek. Döllenme, tabiatta mecburen olmasý gereken bir þey. Erkeðin de gebe kaldýðý denizatý gibi örnekler var. Ama þimdilik bildiðimiz kadarýyla insanda bir þekil deðiþikliði olacak.
"Erkeðin huyunda suyunda bazý deðiþiklikler olacak" Dýþ görünüþü nasýl etkileyecek? Erkeðin dýþ görünümünde, huyunda suyunda mutlaka deðiþiklikler olacak. Ne þekilde olacaðý biraz hayal dünyasýna kalmýþ bir þey. Ama gerçekten evrim bir süreç ve sonununda Y kromozomu kalmayacak. Son kongrede evrimini tamamlamýþ, Y kromozomu yok olmuþ canlý olarak bir fok balýðý cinsi gösterildi. Dölleniyor, çiftleþiyorlar ama dýþ görünüþleri ayný. Erkekle diþi ayýrt edilemiyor birbirinden.
Yani tipik özelliklerini yitirecekler mi?
Y kromozomu yok olacak derken bir tarafý kopuyor, baþka bir kromozoma yapýþýyor. Örneðin baþka bir kromozoma eklenince bu kromozom baþka genlerle etkileþtiði için, erkekler kadýn gibi býyýksýz ya da çok az býyýklý bir hale geliyor. Erkek özellikleri böyle yavaþ yavaþ kaybolacak.
Bu oluþumun sonuçlarýný günümüzde görüyor muyuz?
Bunun þu anda da birtakým eksikliklerini görüyoruz. Örneðin sperm sayýsý azalýyor. 100 yýl öncesine nazaran yarý yarýya bir fark söz konusu. 60, 80, 100 milyon gibi sperm sayýlarýný artýk hiç görmüyorum diyebilirim. Tabii çevresel faktörlerden, sigaradan, çok çalýþmaktan olduðu gibi, evrimsel olarak Y kromozomunun küçülmesinin getirdiði bir etki de var.
Kýsýrlýk oranlarýnda artýþ var mý?
Ýnfertilite hem erkekte hem de kadýnda artýyor. Kadýnlardakini daha çok yaþa baðlýyoruz. Sperm sayýsýndaki bu azalma, günün birinde kýsýrlýðýn artmasýna yol açacak.
Y kromozomunun dezavantajý ve buna karþýlýk X kromozomunun avantajý nedir? Onda küçülme-kaybolma neden olmuyor?
Y kromozomunda, her bölünmede kendini yeterince tamir edememesinden kaynaklanan bir kayýp var. Zaten sperm sayýsýnýn buna baðlý olarak azaldýðý söyleniyor. X kromozomu ise kendini daha iyi onarabiliyor, yenileyebiliyor. Y koruyamýyor kendini; ufak bir kýrýðý düzeltemiyor. Y kromozomu daha küçüktür. X'in altýda biri kadar.
---------------------------------------------------------
SCHRÖDÝNGER’ÝN KEDÝSÝ
Kuantum fiziði tarihinin belki de en ünlü düþünce deneyi,Schrödinger’in kedi paradoksudur.Schrödinger,paradoksunda,kuantum mekaniksel bir parçacýðýn iki farklý durumu ayný anda eþit olasýlýkla taþýyabilme yeteneðini kullanýyor.”Ýki halin üst üste gelmesi”makro dünyaya yansýtýldýðýnda içinden çýkýlmaz bir sorun meydana getiriyor.
Düþünce deneyinde,bozulup bozunmadýðý dýþarýdan bilinemeyecek,uyarýlmýþ bir atom ile bir kedi ayný kutuya kapatýlýyor.Atom bozunacak olursa bir tetikleme mekanizmasý aracýlýðýyla bir siyanür þiþesini kýracak ve kediyi öldürecektir.Kuantum mekaniðin kapsamýnda son derece sýradan diye nitelendirilecek biçimde,atom,hem bozunmuþ,hem de bozunmamýþ sayýlabiliyor.Bundan yola çýkarak kendiside atomlardan oluþan kediyi de hem canlý hem ölü kabul edebilir miyiz?Henüz kimse bu soruya herkesi tatmin edecek bir cevap bulamadý.
----------------------------------------------------------------
ÝZAFÝYET TEORÝSÝ
Einstein ismiyle özdeþleþen “Ýzafiyet Teorisi” zaman hakkýndaki algýmýzý kökünden deðiþtirdi. Zaman; kütle ve hýza baðlý olarak deðiþiyordu. Eðer bir kiþi ýþýk hýzýna yakýn bir hýzla hareket ederse onun için zamanýn daha yavaþ geçeði matematiksel hesaplarla ortaya kondu. Einstein’ýn teorik olarak ortaya koyduðu bu gerçek, deneysel olarak da ispatlandý
Bu deneyi Ýngiliz Ulusal Fizik Enstitüsü yapmýþtýr. Araþtýrmacý John Laverty zamaný mükemmele yakýn bir þekilde doðru gösteren (300 bin yýlda sadece 1 saniye hata yapan) iki saati senkronize etti. Saatlerden biri Londra’daki laboratuarda tutuldu, diðeri ise Londra’dan Çin’e gidip gelen bir uçaða kondu. Uçak yüksekten uçtuðu için, Dünya’daki çekim gücünden daha düþük bir çekimde hareket etmektedir. Deney sonucunda iki saat arasýnda fark oluþtuðu görüldü. Bu da bizlere zamanýn izafiyetinin deneysel ispatý oldu.
ZAMANIN GÖRECELÝÐÝ BÝR KEZ DAHA ÝSPATLANDI
"NASA: Ýzafiyet Teorisi Doðru", "Einstein Haklý Çýktý", "NASA Ýzafiyet Teorisini Doðruladý"…
2004 Ekim ayýnda gazetelerde yer alan bu baþlýklar zamanýn göreceliði konusunun bir kere daha doðrulandýðýna dikkat çekiyordu.
Ýzafiyet Teorisi'ni günümüzden 86 yýl önce, 20. yüzyýlýn en büyük fizikçisi olarak nitelendirilen Albert Einstein ortaya atmýþtýr. Görelilik kuramý olarak da adlandýrýlan bu teoriye göre uzay ve zaman bir algýdýr. Diðer bir deyiþle, mutlak zaman diye birþey yoktur. Uzay ve zamaný algýlama biçimimiz, nerede bulunduðumuza ve nasýl hareket ettiðimize baðlýdýr. Buna göre bir cismin hýzýna ve konumuna (çekim merkezine olan uzaklýðýna) göre, zaman hýzlý veya yavaþ geçmektedir. Bir cisim hýzlandýkça (çekim merkezlerinin yakýnýnda) o cismin üzerinde zaman yavaþlamaktadýr. Yani hýz arttýkça zaman kýsalmakta, sýkýþmakta; daha aðýr, daha yavaþ iþleyerek sanki "durma" noktasýna yaklaþmaktadýr.
Bunu Einstein'ýn bir örneði ile açýklayalým. Bu örneðe göre ayný yaþtaki ikizlerden biri Dünya'da kalýrken, diðeri ýþýk hýzýna yakýn bir hýzda uzay yolcuðuna çýkar. Uzaya çýkan kiþi, geri döndüðünde ikiz kardeþini kendisinden çok daha yaþlý bulacaktýr. Bunun nedeni uzayda hýzla seyahat eden kardeþ için zamanýn daha yavaþ akmasýdýr.
Bir cismin hýzýnýn yanýsýra konumu da zamaný etkilemektedir. Genel Görelilik Kuramý, çekim merkezlerinin yakýnýnda zamanýn daha yavaþ geçtiðini ispatlamýþtýr.
Ünlü fizikçi Stephen Hawking, bu gerçeði yine bir ikiz örneðiyle þöyle anlatmaktadýr:
"Görelilik kuramý mutlak zamaný çöpe attý. Bir çift ikizi düþünelim. Diyelim ki ikizlerden biri daðýn tepesinde yaþasýn, ötekisi deniz yüzeyinde. Ýlk ikiz (yani daðýn tepesinde yaþayan) ikincisinden daha çabuk yaþlanacaktýr. Yani yeniden karþýlaþtýklarýnda öbüründen daha yaþlý olacaktýr." (Stephen Hawking, Zamanýn Kýsa Tarihi, s.54)
Görelilik Kuramý ile, hýza ve konuma göre uzayda farklý zaman dilimleri olduðu ortaya konmuþtur.
Einstein'ýn 1900'lü yýllarda ulaþtýðý bu sonuç geçtiðimiz aylarda NASA destekli bir proje ile doðrulanmýþtýr.
Uydu Yörüngelerindeki Sapma Ýzafiyeti Doðruluyor
Görelilik kuramýnýn doðruluðu, iki bilim adamý; Ignazio Ciufolini ve Erricos Pavlis tarafýndan çeþitli ölçümler yapýlarak kanýtlandý. NASA, projeye 600 milyon dolarlýk bir bütçe ayýrmýþtý. NASA'nýn yetkililerinden olan Erricos Pavlis, "Einstein'ýn, Dünya gibi büyük cisimlerin kendi eksenleri etrafýnda dönerken uzay ve zamaný büktüðünü söylediðini, kendilerinin de bundan yola çýkarak araþtýrma yaptýklarýný" belirtti. Araþtýrmanýn sonucunda ölçüm yapýlan uydularýn yörüngesinde Dünya'nýn dönüþ yönünde yýlda iki metrelik sapma belirlendi. Yani uydular yörüngelerinden yýlda iki metre kadar dýþa doðru itiliyorlardý. Bu, Einstein'ýn uzay-zaman sürüklenmesiyle ilgili hesaplarýyla %99 uyumlu bir bulguydu. Colorado Üniversitesi fizikçilerinden Neil Ashby bu sonuçla ilgili olarak, "Bu, gerçekten de uzay-zaman sürüklenmesiyle ilgili ilk kesin ölçüm" açýklamasýný yaptý.
23 Ekim 2004 tarihli Radikal gazetesinde, bu önemli bulguyla ilgili þöyle bir haber yapýlmýþtý:
... Pavlis, "Þayet Dünya, etrafýndaki uzay-zamaný eðiyorsa, yakýnlardaki uydularýn yörüngesi deðiþmeliydi" dedi ve bu düþünceden hareketle LAGEOS-1 ve LAGEOS-2 adlý uydularýn yörüngelerindeki sapmayý lazer ýþýný kullanarak ölçtüklerini anlattý. Pavlis, "Her iki uydunun yörüngesinde de Dünya'nýn dönüþ yönünde yýlda iki metrelik sapma belirledik. Ölçümlerimiz, görelilik teorisinden hareketle daha önce yapýlan hesaplara yüzde 99 uydu" dedi. Ýtalya'nýn Lecce Üniversitesi'nden Ignazio Ciufolini ve ABD'deki Dünya Sistemleri Teknolojisi Birleþik Merkezi'nden Pavlis, 11 yýl iki uydudan gelen lazer sinyallerini inceledi.
Einstein, uzay-zamanýn maddeden ayýrt edilemeyeceðini, maddi cisimlerin varlýðýyla koþullandýðýný ve güçlü çekim gücü yaratan cisimlerin yakýnýnda uzayýn 'eðrildiðini' iddia etmiþti. Einstein'ýn teorisi þimdiye dek birçok açýdan doðrulandý…
Buraya kadar kýsaca özetlediðimiz bilgilerden ortaya çýkan sonuç, zamanýn algý olduðu gerçeðinin bir kez daha ispatlanmýþ olmasýdýr.
Zaman Algýsý
Zaman algýsý aslýnda bir aný baþka bir anla kýyaslama yöntemidir. Bunu þöyle bir örnekle açýklayabiliriz. Bir cisme vurduðumuzda bundan belirli bir ses çýkar. Ayný cisme beþ dakika sonra vurduðumuzda yine bir ses çýkar. Kiþi, birinci ses ile ikinci ses arasýnda bir süre olduðunu düþünür ve bu süreye "zaman" der. Oysa ikinci sesi duyduðu anda, birinci ses sadece zihnindeki bir hayalden ibarettir. Sadece hafýzasýnda var olan bir bilgidir. Kiþi, hafýzasýnda olaný, yaþamakta olduðu anla kýyaslayarak zaman algýsýný elde eder. Eðer bu kýyas olmasa, zaman algýsý da olmayacaktýr.
Ayný þekilde kiþi, bir odaya kapýsýndan girip sonra da odanýn ortasýndaki bir koltuða oturan bir insaný gördüðünde, kýyas yapar. Gördüðü insan koltuða oturduðu anda, onun kapýyý açmasý, odanýn ortasýna doðru yürümesi ile ilgili görüntüler, sadece beyinde yer alan bir bilgidir. Zaman algýsý, koltuða oturmakta olan insan ile bu bilgiler arasýnda kýyas yapýlarak ortaya çýkar.
Kýsacasý zaman, beyinde saklanan birtakým hayaller arasýnda kýyas yapýlmasýyla var olmaktadýr. Eðer bir insanýn hafýzasý olmasa, beyni bu tür yorumlar yapmaz ve dolayýsýyla zaman algýsý da oluþmaz. Bir insanýn "ben otuz yaþýndayým" demesinin nedeni, beyninde söz konusu otuz yýla ait bazý bilgilerin biriktirilmiþ olmasýdýr. Eðer hafýzasý olmasa, ardýnda böyle bir zaman dilimi olduðunu düþünmeyecek, sadece yaþadýðý tek bir "an" ile muhatap olacaktýr.
Zaman bir algýdan ibaret olduðuna göre de, tümüyle algýlayana baðlý, yani göreceli bir kavramdýr. Zamanýn göreceliði, rüyada çok açýk bir biçimde yaþanýr. Rüyada gördüklerimizi saatler sürmüþ gibi hissetsek de, gerçekte herþey birkaç dakika hatta birkaç saniye sürmüþtür.
Konuyu biraz daha açýklamak için bir örnek üzerinde düþünelim. Özel olarak dizayn edilmiþ tek pencereli bir odada oturup, burada belirli bir süre geçirdiðimizi varsayalým. Odada geçen zamaný görebileceðimiz bir de saat bulunsun. Ayný zamanda odanýn penceresinden güneþin belirli aralýklarla doðup-battýðýný görelim. Aradan birkaç gün geçtikten sonra, o odada ne kadar kaldýðýmýz sorulduðunda vereceðimiz cevap; hem zaman zaman saate bakarak edindiðimiz bilgi, hem de güneþin kaç kere doðup battýðýna baðlý olarak yaptýðýmýz hesaptýr. Örneðin, odada üç gün kaldýðýmýzý hesaplarýz. Ama eðer bizi bu odaya koyan kiþi bize gelir de, "aslýnda sen bu odada iki gün kaldýn" derse ve pencerede gördüðümüz güneþin aslýnda suni olarak oluþturulduðunu, odadaki saatin de özellikle hýzlý iþletildiðini söylerse, bu durumda yaptýðýmýz hesabýn hiçbir anlamý kalmaz.
Bu örnek de göstermektedir ki zamanýn akýþ hýzýyla ilgili bilgimiz, sadece algýlayana göre deðiþen referanslara dayanmaktadýr.
----------------------------------------------------------
Ýcatlar Tarihi
1900: Kont Von Zepplin 'ZEPPLÝN'i icat etti
1901: King Camp Gillette 'Jilet'i icat etti.Patentini aldý.1903 te 168 adet bir sene sonra ise 12.500.000 adet sattý.
1902: Elektrik Süpürgesi icat edildi.
1904: Ýlk kol saati icat edildi.
1905: E=m.c²
1906: Amerikalý Coolidge Tungsten 'AMPUL'u buldu.
1908: Henry Fort 15 beygirlik 4 silindirli ilk motorlu arabayý geliþtirdi.
1913: Alman Hans Geiger 'RADYASYON ÖLÇÜM' aletini icat etti.
1914: Elektrikli Bulaþýk Makinesi kullanýlmaya baþlandý.
1915: Astronom P.Lowell 'PLÜTON' gezegenini keþfetti.1930 da teleskopla görüldü.
1917: Renkli sinema filmi yapýldý. Radyo icat edildi.
1920: Torbo motor geliþtirildi.
1921: Ýnsülin bulundu.
1923: Ýngilizler ilk uçak gemisini yaptýlar.
1924: Fransýz Ramon 'DÝFTERÝ' aþýsýný buldu.
1925: Amerikalý Armstrong FM yayýný yapmayý baþardý.
1926: Heisenberg, Atom çekirdeðinin yapýsýný ortaya çýkardý
1927: Londra ile New York arasýnda telefon hattý kuruldu.
1929: Siemens telefonun görünümünü deðiþtirdi.
1930: ABD'de dondurulmuþ gýda piyasaya çýktý.
1931: Yapay zekanýn ilk adýmlarý atýldý.
1932: Elektronik mikroskop geliþtirildi.
1934: Otomatik çamaþýr malinasý ABD'de yapýldý.
1935: Gallup, kamuoyu araþtýrma enstitüsü kurdu.
1936: ABD'li Kendall, kortizonu buldu.
1938: Ýlk naylon ürün ABD'de tanýtýldý: Diþ fýrçasý.
1939: ABD'li PH.Levine, kandaki RH faktörünü saptadý.
1940: Alman'lar Havadan denize fýrlatýlan füze yaptý. Plütonyum bulundu.
1941: Uçaktan fýrlatýlan koltuk yapýldý.
1942: Napalm icat edildi.
1943: Sovyet'ler molotof kokteyli yaptý.
1944: Sovyetler MR'yi keþfetti.ABD'li McLeaod ve McCarthy DNA'yý keþfetti.antibiyotik keþfetildi.
1947: Mikrodalga fýrýn yapýldý.Plastik lens yapýldý.Ýngiliz Holmes,kurþun izotoplarýyla dünyanýn yaþýný hesapladý.
1949: 45'lik plak ABD'de piyasaya çýktý.
1950: Ýlk kredi kartý çýkarýldý.Ýlk böbre nakli ABD'de yapýldý.
1951: Transistör yapýldý.ABD'de renkli tv yayýný yapýldý.
1952: ABD'de halka ilkkez sinemada film gösterildi.Fransýz'lar ilk kez uçakla ses duvarýný aþtý.
1954: Ýlk transistörlü radyo alýcýsý yapýldý.Doðum kontrol hapý geliþtirildi.
1955: Amerikalý Leskell, EKG'yi icat etti.
1956: Kromozon sayýsý saptandý.
1957:Fransa'da ilk ilik nakli yapýldý. Ýlk Boeing uçaðý deneme için havalandý.
1958: Ýlk renkli Video-Kamera geliþtirildi.
1960: Laser yapýldý.
1963: Hollanda'lýlar ilk müzük kasetini yaptýlar.
1964: Esnek lens icat edildi.
1966: Ýngilizler ilk Hovercraft'ý denediler.
1967: Ýlk kalp nakli ameliyatý yapýldý.
1968: Boeing uçaðý 1000 km/s hýzla uçuþunu yaptý.
1969: Ses duvarýný aþan Concorde ilk uçuþunu yaptý.
1970: Video-kaset ABD'de piyasaya çýktý.Japonlar küçük hesap makinesini yaptýlar.
1971: Hepatit-B aþýsý bulundu.
1972: Fiber Kablo ABD'lilerce yapýldý.
1973: Scanner yapýldý. ABD genetik çaðýný baþlattý. ABD'liler ýþýk hýzýný tespit ettiler.
1974: Bellek kartý icat edildi.
1975: Ýnsanýn ilk genetik haritasý çýkarýldý. Ýngiliz'ler inekten ineðe cenin nakli yaptý.
1978: Sony firmasý Walkman'ý üretti. Ýlk tüp bebek Ýngiltere'de doðdu.
1979: Karbon-14 yöntemi geliþtirildi. Philips ve Sony, CD geliþtirdi.
1980: ABD'de ilk genetik tedavi denemesi gönüllüler üzerinde yapýldý.
1984: RU486 adlý hamileliði önleyici hap geliþtirildi. Bilgisayarlarda 'MOUSE' kullanýmý yaygýnlaþtý.
1989: Japonlar, damarda dolaþabilen küçük robot yaptý.
1992: Ýnsandaki 21. kromozomun haritasý eksiksiz çýkarýldý.
1994: Ýnternet salgýný dünyaya yayýldý.
1995: Saniyede 100 milyar iþlem yapan bilgisayar geliþtirildi.
--------------------------------------------------------------
Y KROMOZOMU YOK OLUYOR!!!! ??? :-/
Erkek cinsiyetini belirleyen Y kromozomunun yavaþ yavaþ yok olduðu ortaya çýktý. Evrim sürecinde dýþ görünümde de deðiþiklikler bekleniyor. Araþtýrmalar Y kromozomunun artýk üçte iki oranýnda küçüldüðünü ve kendini yenileme yetisini kaybettiðini gösteriyor. Bilim adamlarý konuyla ilgili farklý yorumlar yapsa da gelecekte erkek kýsýrlýðýnýn artmasý, beklenen en önemli sonuçlardan biri. Hatta son olarak haziran ayýnda Berlin'de yapýlan Avrupa Ýnsan Üremesi ve Embriyoloji Topluluðu Kongresi'nde (European Society of Human Reproduction and Embryology Congress-ESHRE) "Y kromozomu kayboluyor mu?" konulu sunumda, erkeðin dýþ görüntüsünün bile bu nedenle deðiþeceði iddia edildi. Erkeklik yok mu oluyor? Y kromozomunun küçülmesinin anlamý ne? Jinemed Kadýn Saðlýðý Merkezi Direktörü Prof. Dr. Teksen Çamlýbel'le bu konu hakkýnda konuþtuk...
Y kromozomunun küçüldüðü nasýl anlaþýldý?
Ýnsanlarda 23 kromozom vardýr. 22 tanesinin cinsellikle ilgisi yok. 23'üncüsü de X ya da Y oluyor. XX olursa kadýn, XY olursa erkek demektir. Fakat yapýlan incelemelere göre anlaþýlýyor ki Y kromozomu, evrim sürecinde kendini yenilemekten giderek aciz hale geliyor. Y kromozomu uzun yýllar içinde ufak bir kýsmýný yavaþ yavaþ kaybediyor. Zaten X kromozomuna baktýðýnýzda, üzerinde yaklaþýk 1800 gen olduðunu görüyorsunuz. Y'de ise 300 civarýnda gen var. Eskiden bunlar ayný boydaymýþ. Yani Y kromozomu küçülüyor.
"Y kromozomu bitiyor mu? Bu ne zaman duracak, ne zaman bitecek?" gibi birtakým hesaplar yapýlýyor. Belli bir zaman sonra Y'nin kaybolma ihtimali olduðu ve Y kromozomu sarmalýnýn tamamen yok olacaðý üzerinde duruluyor.
Cinsiyet, erkek ve kadýn ne olacak?
Tahmin edilen þu; Y kromozomu kayboluyor ama onun bazý görevleri diðer genler tarafýndan üstlenilecek. Döllenme, tabiatta mecburen olmasý gereken bir þey. Erkeðin de gebe kaldýðý denizatý gibi örnekler var. Ama þimdilik bildiðimiz kadarýyla insanda bir þekil deðiþikliði olacak.
"Erkeðin huyunda suyunda bazý deðiþiklikler olacak" Dýþ görünüþü nasýl etkileyecek? Erkeðin dýþ görünümünde, huyunda suyunda mutlaka deðiþiklikler olacak. Ne þekilde olacaðý biraz hayal dünyasýna kalmýþ bir þey. Ama gerçekten evrim bir süreç ve sonununda Y kromozomu kalmayacak. Son kongrede evrimini tamamlamýþ, Y kromozomu yok olmuþ canlý olarak bir fok balýðý cinsi gösterildi. Dölleniyor, çiftleþiyorlar ama dýþ görünüþleri ayný. Erkekle diþi ayýrt edilemiyor birbirinden.
Yani tipik özelliklerini yitirecekler mi?
Y kromozomu yok olacak derken bir tarafý kopuyor, baþka bir kromozoma yapýþýyor. Örneðin baþka bir kromozoma eklenince bu kromozom baþka genlerle etkileþtiði için, erkekler kadýn gibi býyýksýz ya da çok az býyýklý bir hale geliyor. Erkek özellikleri böyle yavaþ yavaþ kaybolacak.
Bu oluþumun sonuçlarýný günümüzde görüyor muyuz?
Bunun þu anda da birtakým eksikliklerini görüyoruz. Örneðin sperm sayýsý azalýyor. 100 yýl öncesine nazaran yarý yarýya bir fark söz konusu. 60, 80, 100 milyon gibi sperm sayýlarýný artýk hiç görmüyorum diyebilirim. Tabii çevresel faktörlerden, sigaradan, çok çalýþmaktan olduðu gibi, evrimsel olarak Y kromozomunun küçülmesinin getirdiði bir etki de var.
Kýsýrlýk oranlarýnda artýþ var mý?
Ýnfertilite hem erkekte hem de kadýnda artýyor. Kadýnlardakini daha çok yaþa baðlýyoruz. Sperm sayýsýndaki bu azalma, günün birinde kýsýrlýðýn artmasýna yol açacak.
Y kromozomunun dezavantajý ve buna karþýlýk X kromozomunun avantajý nedir? Onda küçülme-kaybolma neden olmuyor?
Y kromozomunda, her bölünmede kendini yeterince tamir edememesinden kaynaklanan bir kayýp var. Zaten sperm sayýsýnýn buna baðlý olarak azaldýðý söyleniyor. X kromozomu ise kendini daha iyi onarabiliyor, yenileyebiliyor. Y koruyamýyor kendini; ufak bir kýrýðý düzeltemiyor. Y kromozomu daha küçüktür. X'in altýda biri kadar.
---------------------------------------------------------