Laurell K. Hamilton Röportajý (Türkçe)Artemis Yayýnlarý'ndan çýkan Anita Blake/Vampir Avcýsý serisinin yazarý Laurell K. Hamilton bizi kýrmayýp kendisinden rica ettiðimiz röportaj teklifini kabul etti. Biz de hem Anita Blake serisi hem de yazar hakkýnda merak ettiklerimizi sorduk. Röportajý okurken sizin de bizim kadar zevk alacaðýnýzý umuyoruz.
Öncelikle bu güzel röportaj için Anita Blake'in yaratýcýsý, yazar Laurell K. Hamilton'a teþekkür ederiz. Bu röportajýn gerçekleþmesinde bize yardým eden, Berkley Kitaplarý Yayýn Direktörü Bay Carig Burke'ye, seriyi Türk okurlarýna kazandýran Artemis Yayýnlarý ve Editör Ferhan Ertürk'e de ayrýca teþekkür ederiz.
* * *
KG : Anita Blake serisini yazmaya nasýl baþladýnýz.?
LKH : Sert detektif kurgularýnda güçlü kadýn karakterlerin çok az olmasý bana bir meydan okuma gibi geldi. Bu türde kullanýlan erkek karakterler, küfür eder, hiçbir suçluluk duymadan cinsel iliþkiye girer ve öldürür. Az rastlanan güçlü kadýn karakterler ise nadiren küfreder, nadiren seks yaparlar ve yaptýysalar bile bu hikaye açýsýndan geri plandadýr ve pek bir þey ifade etmez.
Eðer kadýn karakterler birini öldürmüþse, bu gerçekten önemli bir olaydýr. Birini öldürdükleri için kendilerini kötü hissederler ve bunu ancak çok olaðanüstü durumlarda yaparlar. Bu durumda erkek karakterler çok daha fazla eðlenirmiþ gibi görünüyordu ve bu hiç de adil deðildi. Böylece Anita Blake'i yarattýðým andan itibaren o, en az erkekler kadar sert veya erkeklerden daha sert bir karakter olacaktý. Kendi içinde barýndýrdýðýndan çok daha fazlasý olabilmeliydi; çünkü erkeklerin baskýn olduðu alanlarda bulunan her kadýnýn da bildiði gibi, kadýnlar erkeklerin ancak yarýsý kadar iyi olabileceði þeklinde nitelendirildiðinden, siz iki kat daha iyi olmalýsýnýz. Adil deðil, fakat bu hâlâ erkeklerin egemenliðindeki alanlarda geçerli.
KG : Sizin için, Anita Blake Serisini yazmanýn en eðlenceli kýsmý nedir?
LKH : Anita Blake Serisi'ndeki karakterler benim için yakýn birer dost oldular. Hayatlarý hakkýnda yazmak için masa baþýna oturduðumdan bu yana hayatlarýnýn nasýl gittiðini görmeye bayýlýyorum. Anita'nýn sesini ve onun kelimeleriyle hayat ve olaylar hakkýnda saptamalarda bulunmayý seviyorum. Anita'nýn hayatýndaki farklý erkeklerle ve arkadaþlarýyla etkileþimini izlemeyi seviyorum.
KG : Karakterlerinizi yaratýrken ne tür bir metot seçiyorsunuz?
LKH : Karakterler benim için iki yoldan biriyle oluþuyor. Ýlki, hikayenin dünyasý veya konusu, kýsmen, ihtiyacý olduðu bir karakteri belirler veya karakter bir olay sonucu ortaya çýkar. Anita Blake orijinalde para kazanmak için sadece zombi diriltecekti, vampir infazý ve polise doðaüstü cinayetlerde yardým etmesi, iþleyiþe çok sonradan eklendi. Eðer Anita polisle çalýþmamýþ olsaydý, ne kadar da farklý bir karakter olurdu. O zaman silah taþýmasýna ihtiyaç olmaz veya Jan-Claude ve vampir dünyasýnýn geri kalanýyla herhangi bir iletiþimi de olmazdý. Bütün bunlarý eklediðimde Anita'nýn karakteri deðiþti; dünyasý da geniþledi.
Ana karakterimin ne zaman doðru karakter olduðunu her zaman bilirim çünkü o, beraberinde hikayeyi destekleyen çeþitli ilginç karakterler de getirir. Bunda da bir kez polis iþi ve vampir infazýný eklediðimde küçüklü büyüklü diðer karakterler kendiliðinden oluþuverdi.
Ýkinci metot, bir isimle baþlamaktýr. Anita'nýn orijinal yaradýlýþý, o ilk adýný seçtiðinde deðiþti. O, etnik kimliðini seçti ve ben bir kere onun ilk adýný bulunca ardýndan geri kalan tüm fiziksel özellikleri geldi.Çoðu kez karakterin ismini bulana kadar o karakter hakkýnda fazla bir þey bilmem.
KG : Sizce Anita Blake kiþiliðinizin hangi karakteristik özelliðine sahip?
LKH : Aykýrýlýðým ya da inatçýlýðým. Ýkimizin de kafamýza koyduðumuz her þeyi yapabileceðimize inanmak gibi bir eðilimimiz var ve “hayýr” cevabýný duymaktan hoþlanmýyoruz.
KG : Anita Blake kitaplarýnýn diðer vampir ve doðaüstü kurgulara göre farklý bir stili olduðunu görüyoruz. Farlýlýðý yaratan sizce nedir?
LKH : Vampir hikayelerine kazandýrdýðým en önemli özellik; benim “canavarlarýmýn” saklandýklarý dolaptan dýþarý çýkmýþ olmalarý gibi görünüyor. Demek istediðim, herkes onlarýn gerçek olduðunu biliyor. Benim, vampirlerin ve yaratýklarýn yalnýzca varlýklarýnýn kabul edildiði deðil, ayný zamanda sýradan insanlarýn ve devletin de onlarla mücadele etmesinin ve beraber yaþamasýnýn gerektiði bir dünya kuran ilk kiþi olduðumu söylüyorlar. En çok merak ettiðim þey, bir sabah uyanýnca korkulan tüm o öðelerin gerçek olmasý halinde ne olabileceðiydi. Ya bizim modern dünyamýz aniden vampirleri, kurt adamlarý ve zombileri yaþamýn normal bölümü gibi kabul etmek zorunda kalsaydý? Bu düþünceyi hâlâ büyüleyici buluyorum ve bu olgu, beni seri için yeni fikirler üretmeye iten þeylerden biri.
KG : Anita Blake kitaplarý yazmaya daha ne kadar devam edeceksiniz? Planlanmýþ bir son var mý?
LKH : Anita ve arkadaþlarý hakkýnda yazmayý býrakmak gibi bir planým yok.Bu bir gizem serisi olarak düþünüldü ve bu nedenle planlanmýþ bir son veya büyük bir doruk noktasý yok. Kitaplar tek tek olduðu gibi kitaptan kitaba karakter geliþimi var ve her kitabýn kendine ait tatmin edici ve tamamlanmýþ bir konusu var.Okuyucular uzun, heyecanlý bir serüvene hazýrlanabilirler.
KG : Favori bir yazarýnýz ve ilham aldýðýnýz bir mit var mý?
LKH : Robert E. Howard, okuduðum ilk yetiþkin fantezisi olduðu gibi, okuduðum ilk kara fanteziydi. Toplu kýsa hikayelerinden oluþan “Cehennemden Gelen Güvercinler” adlý kitabýný okuduðumda bu türde yazmak istediðimi anlamýþtým.Andre Norton, hem bilimkurgu ve fantastik eserleri hem de kadýn oluþu nedeniyle benim için önemliydi.Fantastik edebiyata sevdalanmadan evvel kadýn yazar kahramaným “Küçük Kadýnlar” ve daha pek çok kitabýn yazarý olan Louisa May Alcott'du. Korku ve benzer türde yazmaya baþladýðýmda, artýk bir yetiþkin olarak, Bayan Alcott'un gotik korku hikayeleri yazdýðýný keþfedene kadar onu çok gerilerde býraktýðýmý düþünmüþtüm.Fakat orta–batýda yaþayan bir kýz için erkek yazarlar kadar kadýn yazarlarýn da önemli olduðunu bilerek... Diðer etkilendiðim yazarlar: Edgar Allen Poe, H.P. Lovecraft, Saki. Ayrýca çocukluðumda televizyonda gösterilmeye devam eden 1950'lerin canavar filmleri. Folklore, mitolojiye ve karanlýk tarihe karþý olan bitmek tükenmez ilgimin de ayrýca etkisi var. Anita'nýn dünyasýnýn ve bakýþ açýsýnýn yaratýmýnýn son aþamasýnda Robert B. Parker'ýn Spenser'ý, Sara Paratesky ve Sue Grafton'un etkileri de yadsýnamaz.
KG : Yazarken ne tür bir atmosfer tercih edersiniz?
LKH : Görmeye yetecek kadar ýþýk… Profesyonel bir yazarým ve bu nedenle atmosferin doðru olmasý için beklemem. Kýçýný sandalyeye koyar ve yazmaya baþlarsýn. Yazarlar sadece yazar. Ofisimde uçuk yeþil veya uçuk mavi renklerin çevreye hakim olmasýný tercih ediyorum. Nedenini bilmiyorum ama bu iki renk etrafýmdayken her zaman daha rahat çalýþýyorum. Yine de bulunmasý þart deðil. Çalýþan bir bilgisayarýn haricinde gerekli olan diðer tek þey müzik. Ýlk önce bir albüm seçerim, ardýndan bir müzikal ve son olarak Noel müzik albümü. Son Anita Blake romaný Tori Amos'un “Scarlet's Walk” ve Evenescence'in “Fallen” albümü çalarken yazýldý. Sýklýkla beþ yüz sayfada albüm deðiþtirme ihtiyacý hissediyorum. Yazým iþi iyi gitmediðinde müzikalle deðiþtiririm. “Music Man”, Matthew Broderick'in ön planda olduðu yeni versiyon, bu kitap için tercih ettiðim müzikaldi. Bu kitap için kocam Jonathan bana içinde Carol of the Bells'in deðiþik versiyonlarýnýn olduðu bir disc hazýrladý. Poptan rap'e kadar. Noel þarkýlarýnýn ofiste yankýlandýðý günler yazým iþleminin çok aðýr olduðuna emin olabilirsiniz.
KG : En sevdiðiniz kitap, müzik türü ve film hangileridir?
LKH : En sevdiðim kitaplar arasýnda E. B. White'ýn yazdýðý Charlotte's Web (Örümcek Aðý – YKY, Doðan Kardeþ Kitaplýðý Dizisi), Harper Lee'nin yazdýðý “To Kill a Mockingbird” (Bülbülü Öldürmek – Altýn Kitaplar, Roman Dizisi), neredeyse tüm Robert B. Parker Spenser kitaplarý (Aile Onuru – Epilson), Rex Stout tarafýndan yazýlan hemen hemen tüm Nero Wolfie kitaplarý. - Ailede Cinayet (Nero Wolf) Rex Stout, 1984, Geliþim Yayýnlarý, Sarý Dizi-Polisiye Romanlar: 11.; Kuma Öldü (Nero Wolfe) Rex Stout, 1984, Geliþim Yayýnlarý, Sarý Dizi-Polisiye Romanlar: 19.; Vahþi Batýnýn Züppesi (Nero Wolfe) Rex Stout, 1984, Geliþim Yayýnlarý, Sarý Dizi-Polisiye Romanlar: 25.-
En sevdiðim filmlerden biri Kim Novak ve Jimmy (James) Stewart'ýn baþrol oynadýðý “Bell, Book and Candle” (Çan, Kitap ve Mum- 1958) isimli filmdir. Bu film benim üç favorimi içerir: Cadýlar Bayramý, Noel ve Yayýncýlýk.
Tekrar tekrar izlemekten býkmayacaðým film türleri arasýnda romantik komediler, Sharlock Holmes ve Agahta Cristie gibi gizemli cinayet romanlarý ve aksiyon filmleri bulunuyor. En beðendiðim, son beþ yýlýn en iyi korku filmi Brandon Fraiser'ýn oynadýðý THE MUMMY (Mumya)'ydý. Bol kanlý filmleri seyretmem. Ekranda ne kadar çok kan ve sývý gösterilebileceði iddiasýnda olan þeyleri izlemekten hoþlanmýyorum. Hammer filmlerini izlemekten hâlâ zevk alýyorum. Yine de benim favorim “Vampire Circus” ya da “The Circus of Fear” (Korku Sirki) adýyla da bilinen film olacak.
Öyle belirgin bir müzik çizgim yoktur. U2'dan Depeche Mode'a veya film müziklerine kadar her müziðe ilgim vardýr. Ýlk önceleri erkek vokalleri her þeye tercih eder gibiydim. Sonra bir gün bana bir hayraným tarafýndan verilen Tori Amos'un “Under the Pink” albümünü dinledim. Daha önce hiç Tori Amos dinlememiþtim. O zamandan beri diðer grup veya solistleri dinleyerek yazdýklarýmdan çok daha fazlasýný Tori Amos dinleyerek yazdým.
KG : Bu yoðun programýnýzda bize zaman ayýrýp sorularýmýzý cevapladýðýnýz için teþekkür ederiz. Son olarak, Türk okuyucularýnýza söylemek istediðiniz bir þey var mý?
LKH : Ne olabilir bilemiyorum. Ancak röportaj için ve bana Türk okuyucularýna ulaþma imkaný saðladýðýnýz için teþekkür ederim.
kaynak:
www.kanguncesi.com/kgv4/index.php?option=com_content&task=view&id=60&Itemid=30&limitstart=3Birkaç resim.