|
Post by misspotter on Apr 15, 2010 12:06:06 GMT 2
Ygs beklediðim gibi geçmedi, bu hayal kýrýklýðýný atlatmak kolay olmayacak. =/ Ve yeni bir süreç daha var önümüzde, isteksizim, bakalým halim ne olacak?!
|
|
derins
Çırak Yorumcu
Mesaj: 34
|
Post by derins on Apr 15, 2010 16:47:14 GMT 2
Ygs beklediðim gibi geçmedi, bu hayal kýrýklýðýný atlatmak kolay olmayacak. =/ Ve yeni bir süreç daha var önümüzde, isteksizim, bakalým halim ne olacak?! üniversite giriş dönemimde çok gerginlikler , çok hayal kırıklıkları yaşadım , ilk sene istediğim bölümü kazanamadım , ailem milletin çoluğu , çocuğu ile kıyasladı , kızdı bazen de üzüldü ama 1 sene sonra en çok istediğim bölüme rahatlıkla girdim ve şimdi vize döneminde bunalmış olsam dahi okulumu aslında çok seviyorum , ve benim kıyaslandığım diğerlerine göre çok daha verimli geçen bir öğrencilik hayatım var ... Sakın yakanı strese kaptırma , ülkemizdeki eğitim sistemi maalesef başarılı değil , ama bu yollardan geçmek zorundayız . Ve elbet hayattaki yerimizi bulup verimli yaşamlar sürdürebileceğiz biraz öğüt tarzı bir yazı oldu , kusura bakma
|
|
|
Post by misstweety on May 16, 2010 17:13:57 GMT 2
Kavak Aðacý ile Kabak
Ulu bir kavak aðacýnýn yanýnda bir kabak filizi boy göstermiþ. Bahar ilerledikçe bitki kavak aðacýna sarýlarak yükselmeye baþlamýþ. Yaðmurlarýn ve güneþin etkisiyle müthiþ bir hýzla büyümüþ ve neredeyse kavak aðacý ile ayný boya gelmiþ. Bir gün dayanamayýp sormuþ kavaða:
—Sen kaç ayda bu hale geldin aðaç?
—On yýlda, demiþ kavak.
—On yýlda mý? Diye gülmüþ ve çiçeklerini sallamýþ kabak.
—Ben neredeyse iki ayda seninle ayný boya geldim bak!
—Doðru, demiþ kavak.
Günler günleri kovalamýþ ve sonbaharýn ilk rüzgârlarý baþladýðýnda kabak üþümeye sonra yapraklarýný düþürmeye, soðuklar arttýkça da aþaðýya doðru inmeye baþlamýþ. Sormuþ endiþeyle kavaða:
—Neler oluyor bana aðaç?
—Ölüyorsun, demiþ kavak.
—Niçin?
—Benim on yýlda geldiðim yere, iki ayda gelmeye çalýþtýðýn için.
Ders: Çalýþmadan emek harcamadan gelinen nokta baþarý sayýlmaz. Kolay kazanýlan, kolay kaybedilir. Her iþte alýn teri ve emek þarttýr.
|
|
|
Post by misstweety on May 16, 2010 17:17:30 GMT 2
NEDÝR YAHU BU AÞK ? Aþk neymiþ öðrenelim bakalým... Sesini duyduðunuz anda avuçlarýnýz terlemeye kalbiniz deli gibi çarpmaya baþlýyorsa... bu aþk deðil HOÞLANMAK'týr - Ellerinizi ondan çekemiyor sürekli dokunmak sarýlmak istiyorsanýz. . Bu aþk deðil ARZULAMAK'týr - Yanýnýzda bir tek o olduðu için onu istiyorsanýz. ... Bu aþk deðil YALNIZLIK'týr - Herkes onunla olmanýzý beklediði için onunlaysanýz. .. Bu aþk deðil SADAKAT tir - Size sýcak, yakýn davrandýðý için onunlaysanýz. .. Bu aþk deðil KENDÝNE GÜVENSÝZLÝK'tir - Üzülmesini istemediðiniz için onunlaysanýz. .. Bu aþk deðil ACIMAK'týr - Ona deðer verdiðiniz için hatalarýný hoþ görüyorsanýz.. Bu aþk deðil ARKADAÞLIK'týr - Bütün gün ondan baþka hiçbir þey düþünmediðinizi söylüyorsanýz.. Bu aþk deðil KOCA BÝR YALAN'dýr - Onun iyiliði için kendinizden çok Þey feda edebiliyorsaný z... Bu aþk deðil YARDIMSEVERLÝ K'tir - O üzgünken sizin de kalbiniz acýyorsa... Ýþte bu AÞK'týr - Tarif edemediðiniz bir çekim yüzünden ondan bir türlü kopamadýðýnýzý düþünüyorsanýz.. Ýþte bu AÞK'týr - O herkese güçlü görünmesine raðmen içindeki zayýflýðý hissedebiliyorsaný z.. Ýþte bu AÞK'týr - Baþkalarýný da çekici bulmanýza raðmen hiç piþmanlýk duymadan onunla kalmaya devam edebiliyorsaný z.. Ýþte bu AÞK'týr - not: kullanmýþ olduðum büyük harfler kesinlikle baðýrma veya kýnama anlamýna gelmemektedir. sadece sözcüklerin anlamýný vurgulamak istedim...
|
|
|
Post by misstweety on May 16, 2010 17:49:31 GMT 2
Sadece bu sabah için, içimden aðlamak geldiði halde yüzünü gördüðümde gülümseyecegim.
Sadece bu sabah için, ne giymek istediginin seçimini sana býrakacaðým, gülümseyerek ne kadar yakýþtýðýný söyleyeceðim.
Sadece bu sabah, çamasirlari yikamaktan vazgeçip seninle parkta oynamaya gideceðim. Bu sabah bulasiklari lavaboda birakip, bulmacanin nasil çözüldüðünü bana öðretmeni izleyeceðim.
Öðlenden sonra telefonun fiþini çekip bilgisayari kapatacaðým ve arka bahçede oturup seninle köpükten balonlar uçuracagim. Bu öðleden sonra dondurma arabasi için çýðlýklar attýðýnda sana hiç kýzmayacaðým ve gelirse bir tane alacaðým.
Bu öðleden sonra büyüdüðünde ne olacaðin hakkinda hiç canimi sýkmayacaðým yada seni ilgilendiren konularda ikinci bir düsünce üretmeyecegim. Bu ögleden sonra kurabiye piþirirken bana yardim etmene izin verecegim ve çalismayacagim.
Bu gece seni kollarimda tutacagim ve nasil dogdugunu seni ne kadar çok sevdigimi anlatacagim. Bu gece küvette sulari siçratmana izin verecegim ve sana hiç kizmayacagim.
Bu gece geç saate kadar oturmana ve balkonda oturup yildizlari saymana izin verecegim. Bu gece yanina uzanip en sevdigim TV programlarini bir kenara birakip parmaklarimi saçlarinda dolastirirken bana en büyük armagani verdigi için Allaha sükredecegim.
Kayip çocuklarini arayan anne ve babalari düsünecegim. Yatak odalari hastane odalarinda donuk bakislarla, daha fazla içlerinde tutamadiklari çigliklariyla hasta çocuklarini seyreden anne-babalar düsünecegim. Ve bu gece yanagina iyi geceler öpücügü için biraz daha uzun tutacagim kollarimda. Allaha senin için tesekkür edip bize yalnizca bir gün daha vermesi için yakaracagim.....
|
|
|
Post by misstweety on May 16, 2010 17:56:55 GMT 2
Seytandan Mektup; Seni dün günlük islerini yaparken gördüm. Namaz kilmadan, dua etmeden bir günü daha geçirdin. Hatta yemek yerken ve yatarken bile dua etmek için vakit ayirmadin. Çok nankörsün! Seninle gurur duyuyorum. Benimle oldugun için çok mutlu oldugumu söyleyemem.
Hatirliyormusun? Senelerdir beraberiz ama seni hala sevmiyorum. Dogruyu söylemek gerekirse: Senden Allah'tan nefret ettigim için nefret ediyorum. Allah beni cennetten attigi için bende seni kullaniyorum. Seni de Allah'in bana yaptiklarini ödetene kadar kullanacagim, ondan sonra sende defolup gidebilirsin.
Biliyormusun insanoðlu. Allah seni seviyor, ama sen hayatin boyunca benim yanimdaydin. Bunun içinde seni ödüllendirecegim. Hayatinin berbat olmasini saglayacagim. Biz ikimiz beraber kaldikça bu Allah'i çok üzecek. Zaman senin hayatini kimin yönlendirdigini O'na gösterecek. Ve bu senin sayende olacak.
Geçirdigimiz güzel günleri hatirla, insanlari nasil hor görüyorduk, onlara küfür ediyorduk, çilgin partilere gidiyorduk, hirsizlik yapiyorduk, nasil iki yüzlü davraniyorduk, sigara kullaniyorduk, cami'ye gitmiyorduk, dedikodu yapiyorduk.....
Bunlarin hepsini kaybetmek istemezsin degil mi? Hadi gel ademoðlu! Sonsuza dek beraber yanalim! Senin için çok seyler düsünüyorum. Bu mektupu sana ne kadar deger verdigimi söylemek ve hayatinin büyük bir parçasini kullanmama izin verdigine tesekkür etmek için yaziyorum. insan, bazen sana çok gülüyorum. Öyle salakliklar yapiyorsunki, benim bile migdemi bulandiriyorsun.
Sen böyle devam et. Yeni nesile yalanciligi, aldatmayi, kumari ve cami yerine diskolara gitmeyi ögret. Sen bunlari onlarin yaninda yap ki onlarda seni örnek alsinlar. Zaman sonra onlarda aynisini yapacaklardir. Çocuklar böyle iste. Neyse, simdi gitmeliyim ama birkaç saniye sonra tekrar seni görmeye gelecegim.
Azicik aklin olsaydi tövbe etmek için biryerlere giderdin ve yasayacak oldugun bir kaç seneyi de Allah'la beraber geçirirdin. Bir kimseyi uyarmak karakterimde yoktur aslinda, ama seni taniyorum. Sen zaten benim yanimdan ayrilmazsin. Senin yasinda olan bir insanin hala günah islemeye devam etmesi saçeditik olsada. Sakin beni yalnis anlama, senden hala nefret ediyorum, ve bu böyle devam edecek. Beni gerçekten seviyorsan tabiki bu yaziyi kimseyle paylasmazdin. Ölüm bizi bulusturana kadar.....
SEYTAN
NOT: Eger beni gerçekten seviyorsan bu mektupu kimseyle paylaþmazsýn.. þeytaný sevmediðimize göre bunu sizinle paylaþmak istedim arkadaþlar...
|
|
|
Post by misstweety on May 16, 2010 18:15:44 GMT 2
DÝNÝ YÝRMÝ KURUÞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamý þehre gitmek için hep ayný otobüse biniyor ve çoðu zaman ayný þoföre rastlýyormuþ.
Bir gün, bilet alýrken þoför yanlýþlýkla 20 "kuruþ" fazla vermiþ. Ýmam yanlýþlýðý oturunca, parasýný sayýnca fark etmiþ. Kendi kendine düþünmüþ "20 kuruþu geri versem mi þoföre?"... Ama içinden bir ses diyormuþ ki "çok küçük bir para ve þoförün zaten umurunda da deðil. Otobüs þirketine 20 kuruþ ne fark eder?. Bu parayý Allahtan gelen bir hediye gibi... düþünebilirim"
Ýneceði duraða gelince, imam kalkmýþ ve fikrini deðiþtirmiþ, inmeden önce þoförün yanýna gitmiþ, 20 kuruþu geri vermiþ ve demiþ ki : "paranýn üstünü fazla verdiniz."
Þoför gülümsemiþ ve demiþ ki : "Siz camiinin yeni imamýsýnýz deðil mi? Aslýnda uzun zamandýr sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, Ýslam’ý öðrenmek için ve bilerek size fazla para verdim nasýl tepki vereceðinizi görmek istedim."
Ýmam inerken nerdeyse bacaklarýný hissetmiyormuþ, yere yýðýlacakmýþ-casýna bir direðe tutunmuþ ve kendine gelmeye çalýþmýþ, gözlerinden yaþlar dökülerek gökyüzüne bakmýþ ve demiþ ki: "Allah’ým az daha Ýslam’ý 20 kuruþa satýyordum!"
Bizler bu "fýkrayý", dini - siyasete, siyaseti- ticarete dönüþtürenlere ibret olsun diye yayýmlýyoruz.
|
|
|
Post by misstweety on May 16, 2010 18:50:43 GMT 2
Hala sizinleyse!!!
1 yaþýnýzdayken sizi elleriyle besledi ve yýkadý. Bütün gece aðlayýp onu uyutmayarak teþekkür ettiniz.
2 yaþýnýzdayken size yürümeyi öðretti. Size seslendiðinde odadan kaçarak teþekkür ettiniz.
3 yasýnýzdayken size özenle yemekler hazýrladý. Tabaðýnýzý masanýn altýna dökerek teþekkür ettiniz.
4 yaþýnýzdayken elinize rengârenk kalemler tutuþturdu. Evin bütün duvarlarýna resim yaparak teþekkür ettiniz.
5 yaþýnýzdayken sizi cici kýyafetlerle süsledi. Gördüðünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teþekkür ettiniz.
6 yaþýnýzdayken okula kadar sizinle yürüdü. Sokaklarda 'GITMIYCEEEEEEEM' diye aðlayarak teþekkür ettiniz.
7 yaþýnýzdayken size bir top hediye etti. Komþunun camini kýrarak teþekkür ettiniz.
9 yaþýnýzdayken size dualar öðretti, siz her seferinde unutarak teþekkür ettiniz.
11 yaþýnýzdayken sizi arkadaþýnýzla sinemaya götürdü 'Sen bizimle oturma' diyerek teþekkür ettiniz.
12 yaþýnýzdayken zararlý TV programlarýný seyretmenizi istemedi. O evde deðilken hepsini izleyerek teþekkür ettiniz.
19 yaþýnýzdayken okul masraflarýnýzý karþýladý, sizi arabayla kampusa götürdü ve eþyalarýnýzý taþýdý.
Arkadaþlarýnýz alay etmesin diye kampus kapýsýnda vedalaþarak teþekkür ettiniz.
21 yaþýnýzdayken iþ hayati ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi. 'Ben senin gibi olmayacaðým' diyerek teþekkür ettiniz.
22 yaþýnýzdayken kep giyme töreninizde size gururla sarýldý. Avrupa seyahati için para isteyerek teþekkür ettiniz.
25 yaþýnýzdayken düðün masraflarýnýzý karþýladý, sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandý. Siz dünyanýn bir ucuna taþýnarak teþekkür ettiniz.
30 yaþýnýzdayken bebek bakimi hakkýnda size akil vermek istedi. 'Artik bu ilkel yöntemleri býrak' diyerek teþekkür ettiniz.
40 yaþýnýzdayken sizi arayýp bir akrabanýzýn doðum gününü hatýrlattý. 'Anne iþim baþýmdan aþkýn' diyerek teþekkür ettiniz.
50 yaþýnýzdayken o çok hastalandý, hafta sonunda onu görmeye gittiðinizde mutlu oldu. Ona yaþlýlarýn çocuk gibi nazlý olduðunu söyleyerek teþekkür ettiniz.
Derken bir gün..... o öldü. O güne kadar onun için yapmadýðýnýz ne varsa, o anda kalbinize bir yýldýrým gibi duþtu....
VE BÝR HÝKAYE:
'Evin telefonu sabaha karþý üç buçukta çaldý. Uyku sersemi adam telefonu açtý. Telefondaki ses annesine aitti. Telaþlandý, korktu baþlarýna bir þey mi gelmiþti? Annesi 'nasýlsýn oðlum iyi misin?' diye sordu. Oðlu þaþkýn bir ifadeyle 'iyiyim anne hayýrdýr bir þey mi oldu siz iyi misiniz?' dedi. Annesi 'biz iyiyiz bir þeyimiz yok sadece sesini duymak istedim' dedi. Oðlu da 'anne bunun için mi aradýn saat sabahýn üçbuçuðu yarýnda konuþabilirdik' diyince annesi de 'rahatsýz mý ettim oðlum?' dedi.
Oðlu 'evet anne rahatsýz ettin' diyince annesi
'30 sene önce sen de beni bu saate rahatsýz etmiþtin, doðum günün kutlu olsun'
EÐER HALA SÝZÝNLEYSE, ÞÝMDÝ ONU HER ZAMANKÝNDEN DAHA COK SEVÝN....
UNUTULMAMAK DÝLEÐÝYLE...
|
|
|
Post by Sucker Punch on May 24, 2010 0:43:15 GMT 2
Bu þarkýyý ilk dinlediðimden beri içinde yüklü olan hüzün dalgasý beni sarýp sarmalar. Bugün de defalarca dinledim. En sonunda netten hikayesini buldum. Ne kadar acýklý olduðuna siz karar verin artýk...
"Bir Bahar Akþamý Rastladým Size..."
Fuat Edip, 19-20 yaþlarýnda iken rüyasýnda çok güzel bir kýz görür. O gördüðü kýza gönlünü kaptýrýr. Yýllarca o kýzý bulma hayaliyle yanýp tutuþur. Hiç kimseyi gözü görmez olur. Yýllarýn hýzlý bir þekilde akmasýyla birlikte ailesi de ona baský kurar ve zorla evlendirilir. Fuat Edip, çaresiz bir þekilde, rüyasýnda gördüðü kýzý yüreðinden silemediði halde istemeye istemeye bir kýzla evlendirilir.
Bir bahar akþamý Fuat Edip'in yolu, Acýbadem'deki Çamlýca Kýz Lisesi'nin önünden geçer. Okul zili çalmýþ ve öðrenciler evlerine gitmek üzere daðýlýyorlardýr. Tam bu sýrada Fuat Edip'in gözüne bir kýz iliþir. Bu kýz, yýllar önce rüyasýnda gördüðü kýzdýr. Þair, adeta donakalýr, kendinden geçer. Onunbu halini fark eden öðrenci de mahcubiyetten boynunu eðer.
Fuat Edip, artýk yaþlanmýþ haliyle kýza bakar kalýr. Fakat artýk her þey bitmiþtir. Adeta beyninden vurulmuþ bir halde yoluna devam ederken þu mýsralarý mýrýldar:
"Bir bahar akþamý rastladým size Sevinçli bir telaþ içindeydiniz Derinden bakýnca gözlerinize Neden baþýnýzý öne eðdiniz?
Ýçimde uyanan eski bir arzu Dedi ki: yýllardýr aradýðýn bu Þimdi soruyorum büküp boynumu Daha önceleri nerelerdeydiniz?
Güfte: Fuat Edip Baksý Beste Selahattin Pýnar Makam: Hicaz
|
|
alice
Çaylak Yorumcu
Mesaj: 54
|
Post by alice on Jun 10, 2010 20:42:21 GMT 2
Yapayalnýz
Yalnýz baþýna odanýn penceresinden bakýyormuþsun. Karþýnda o nefret ettiðin kara duvarlar, kirli evler, pis sokaklar... Evlerin dýþý kadar içleri de pis insanlarý da...
Halbuki sen deniz olsun isterdin pencerenden bakýnca gözünün önünde. Serin bir rüzgar esip dolduracak temiz hava ile odaný. Iþýl ýþýl sularý izleyecek gözlerin. Sonra derin bir nefes alýp içini hava ile dolduracaksýn. Ýçindeki bütün kötülükleri dýþarý vermek istercesine geri üfleyeceksin. Martýlarýn sesleri dolduracak dört bir yaný ve kulaklarýný. Hatta denize daha yakýn olup dalgalarýn sesini duyacaksýn. Ýçinde belli belirsiz bir huzur, hayatta hiç bilmediðin bir duygu kalbini uçuracak gibi… Yüzünde sýcak bir tebessüm belirecek. Beklide hayattýn ilk defa gülümseme nedir o zaman öðreneceksin. Gözlerini açýp çevrene bakacaksýn sonra. O küçücük yalnýzlýðýnýn hapishanesi odan kocaman bir dünya olmuþ sana. Pencerende deniz, hava mis gibi, martýlar komþun olmaya gelmiþler, pýrýl pýrýl güneþ ýþýðýn… Gece aya devredecek görevini… Yalnýzlýðýn son bulacak, hapishanenden çýkýp özgürlüðün kucaklarýna koþacaksýn. Böyle bir umut içinde kocaman açýyorsun gözlerini… Ve iþte yine karþýnda o kara duvarlar, kirli evler, pis sokaklar… Burnuna mis gibi hava yerine o tanýdýk iðrenç kokular geliyor. Kulaðýna martý sesleri yerine koca karýlarýn dýrdýrlarý geliyor. Odan yine hapishanene dönmüþ. Eski püskü yataðýn, bir kaç kitap bir sehpa, birde kalemin… Odandan çýkýnca onlarca tanýdýk selam verir sana. Onlarca tanýdýðý olan bir adamsýndýr. Onlarca tanýdýðý olmasýna raðmen aslýnda yapayalnýz bir adamsýndýr…
|
|
|
Post by heaven9148 on Jun 18, 2010 22:32:42 GMT 2
Ýki Gezgin Melek, geceyi geçirmek için oldukça varlýklý bir ailenin evinin kapýsýný çalmýþlar. Aile, pek kaba bir üslupla,meleklere yatacak yer olarak koca malikanenin konuk odalarýndan birini vermek yerine, soðuk bodrumundaki küçük bir köþeyi göstermiþ. Melekler buz gibi odanýn soðuk ve sert zemininde kendilerine yatacak bir yer hazýrlamaya çalýþýrken, Yaþlý Melek duvarda bir delik görmüþ ve kalkýp deliði onarmaya giriþmiþ. Genç Melek, Yaþlý Meleðe bu hareketinin nedenini sorunca, Yaþlý Melek hafifçe gülümsemiþ: Herþey, her zaman, göründüðü gibi deðildir... Sabah malikaneden ayrýlan melekler, gece bastýrýnca bir kez daha kalacak yer bulmak umuduyla, bu defa çok fakir bir çiftçi ailesinin kapýsýný çalmýþlar. Son derece misafirperver olan fakir karý koca, sofralarýnda ne var ne yoksa meleklerle paylaþtýktan sonra, onlara rahatça uyumalarý için kendi yataklarýný vererek yanlarýndan ayrýlmýþlar. Sabah güneþ doðduðunda,melekler zavallý karý kocayý gözyaþlarý içinde bulmuþlar: Yegane geçim kaynaklarý olan tek inek de tarlalarýnýn ortasýnda cansýz yatmaktaymýþ. Genç Melek bu sefer iyice öfkelenerek Yaþlý Meleðe isyan etmiþ: Bunun olmasýna nasýl izin verebildin ?! O varlýklý kaba adamýn herþeyi vardý ama sen kalktýn ona yine de yardým ettin. Bu iyi yürekli fakir ailenin ise o tek inekten baþka hiçbir þeyleri yoktu;buna raðmen onu bile paylaþmaya gönüllü oldular. Ama sen o ineði de yitirmelerine izin verdin!? Bunun üzerine Yaþlý Melek, Genç Meleðe dönerek þu cevabý vermiþ: Herþey, her zaman, göründüðü gibi deðildir..
O zengin malikanenin bodrumunda kaldýgýmýz gece, duvardaki deliðin dibinde külçe külçe altýn saklý olduðunu farkettim. Malikanenin sahibi bu kadar açgözlü olduðu için ve kendisine verilmiþ þans sayesinde edindiði zenginliðin bir parçasýný bile paylaþmaya yanaþmadýðý için, ben de o deliði öyle bir kapatýp mühürledim ki artýk arayýp bulsa da açamaz. Ve devam etmiþ: Sonra, dün gece biz çiftçi ailesinin yataðýnda uyurken,Ölüm Meleðinin o çiftçinin karýsýný almaya geldiðini gördüm. Ben de onun yerine Ölüm Meleðine ineði verdim.Yaþlý Melek, gülümseyerek bir kez daha eklemiþ: Herþey, her zaman, göründüðü gibi deðildir.
|
|
|
Post by darkangel on Jun 19, 2010 20:37:41 GMT 2
Eden kendisine eder. Yapan bulur ve çeker. Unutma! Kazanmak Koca Bir Ömür Ýster! Kaybetmeye Ýse Anlýk Gaflet Yeter [Hz. Mevlana]
|
|
|
Post by darkangel on Jun 25, 2010 20:23:06 GMT 2
Efsane Wimbledon’un ilk zenci þampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptýðý AIDS’den ölüm döþeðindeydi..
Dünyanýn her köþesindeki hayranlarýndan mektuplar yaðmaktaydý.
Bunlardan bir tanesi þöyle soruyordu:
- Tanrý böylesine kötü bir hastalýk için neden seni seçti?
Arthur Ashe cevap verdi:
- Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya baþlar. 5 milyonu tenis oynamayý öðrenir.
500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarýþmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara eriþir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4'ü yarý finale, 2’si finale kalýr.
Elimde þampiyonluk kupasýný tutarken Tanrý’ya ‘Neden ben?’ diye hiç sormadým.
Þimdi sancý çekerken, Tanrý’ya nasýl ‘Niye ben’ derim?
|
|
alice
Çaylak Yorumcu
Mesaj: 54
|
Post by alice on Jun 25, 2010 22:17:39 GMT 2
Efsane Wimbledon’un ilk zenci þampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptýðý AIDS’den ölüm döþeðindeydi.. Dünyanýn her köþesindeki hayranlarýndan mektuplar yaðmaktaydý. Bunlardan bir tanesi þöyle soruyordu: - Tanrý böylesine kötü bir hastalýk için neden seni seçti? Arthur Ashe cevap verdi: - Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya baþlar. 5 milyonu tenis oynamayý öðrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarýþmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara eriþir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4'ü yarý finale, 2’si finale kalýr. Elimde þampiyonluk kupasýný tutarken Tanrý’ya ‘Neden ben?’ diye hiç sormadým. Þimdi sancý çekerken, Tanrý’ya nasýl ‘Niye ben’ derim? Bittiðim andýr. Güzel cevap yazmýþ beni bende aldý resmen
|
|
|
Post by stoudomaire on Oct 12, 2010 21:48:16 GMT 2
ölümsüzlük iksiri:arkadaşlar öyle birşeyki, tek başına,tek bir hayat prensibi olarak, tüm kişisel gelişim kitaplarındaki yöntemlere bedel ve daha da fazlası olan,tüm hayırlara-güzelliklere vesile olan bir iksir: "Tanrıyla irtibatı kuvvetli tutmak!"k.gelişim kitaplarındaki yöntemleri 21 gün uygulasan sorunlarının %10 belki geçer, o da yan etkileriyle olur ve ilerde başka problemlere gebe olacak bir şekilde olur.Ama kendini 3 gün buna versen sıkıntılarının %90 ı geçer hemde daha bilmediğin hayırlara ve güzellikler gebe bir şekilde geçer.Yani tüm hayırlara vesile olan k.gelişim dalında yıllarca sunulan sayısız çözümlere bedel tek bir prensip,tek bir iksir,tek bir iş -meşgale söylüyorum sizlere!!Neden,çünkü biz yaratılanlar için yaratımadık(ne kadınlar,ne erkekler,ne para,ne dünya,ne mevki,ne arkadaş,ne aile,ne buffy,ne spike,ne angel,ne meslek,ne dizi,ne film,ne kitap..)Yaratıcımız bizi yalnızca ve yalnızca Kendisi için yarattı.Bunu farkedip gereğini yapmadığımız sürece sıkıntılarımız bitmeyecektir.Ama bunu farkettiğimizde gerçek özgürlük,gerçek mutluluk,gerçe sevgi,gerçek zenginlik,gerçek güç ve ölümsüzlük bizimle olacaktır..daha dünyadayken hem de..bari bir süre,bir kaç gün silkenelim, kendimize gelelim ve herşeyi bırakıp, herşeyden sıyrılıp "nefsini bilen Rabbini bilir."gerçeğince kendimize yönelip,kendimizi tanıyalım(hatalarımızla,eksiklerimizle,ruhumuzda bulunan değerlerimiz ve yeteneklerimizle,isteklerimizle,sahip olduğumuz nimetlerle,yaşadıklarımızla-çektiğimiz sıkıntı ve mutluluklarımızla) ve yaptığımız bu "kendini bilme" eylemimizin sonucu olarak lutfedilen Allah a yönelme,irtibata geçme isteğimizi kullanarak tek derdimizi "Yaratıcımızla irtibatımızı kuvvetlendirmek"yapalım; o zaman gerçek değişim,dönüşüm neymiş,kelebek etkisi nasıl olurmuş göreceğiz..bu irtibat: günahlardan dolayı özür dileme,yanlış işlerden kötü durumalardan O na sığınma,verdiklerine şükretme ve içimizden ne gibi şeyler geçiyorsa, o şeyleri, yalvara yalvara O ndan istemek şeklinde olabilir..
|
|